22 Eylül 2008 Pazartesi

TRT 2'deki ressam


Hatırlıyorsunuzdur mutlaka,”Resim Sevinci” adlı programda,yarım saat içinde sevimli yağlıboya tablolar yapan,saçları kuş yuvasına benzeyen,sohbeti doyumsuz,o sempatik ressamı?”Bob Ross hatırlayanınız var mı desem,muhtelemen çok az kişi olumlu yanıt verebilirdi.Siması adından fersah fersah ünlü,adı pek bilinmese de halk arasında örneğin bir Picassodan ya da Dali’den daha çok bilinen tanınan bir ressam.Bobb Ross,Trt 2′de dahil olmak üzere dünyanın bir çok televizyon kanalında uzun yıllar boyunca çok beğenilen ve tutulan programlar yaptı.Artık hayatta olmadığını duyduğumda gerçekten içim sızlamıştı,ona ölümsüzlük payesi biçtiğimden midir nedir?Bundan birkaç yıl önce resim kursuna gittiğimi işiten tanıdıklar,TRT 2′deki ressamı uzun bir süre büyük bir keyif ve ilgi ile takip ettiklerini söylüyorlardı.Aralarında heveslenip resim yapmayı deneyenler de vardı,resim yapmayı hiç denemeyenler bile,bir tablonun yaratılma sürecine ressamın sırlarını ele geçiriyormuşçasına keyif duygusu içinde tanıklık etmişler ve en azından “denesem ben de yapabilirim” diye akıllarından geçirmişlerdi.Bob Ross,öyle mükemmel teknikler bulmuştu ki,resim yapmak için ille de objelere bakmak veya üstün yetenekli olmak gibi,insanlardaki takıntıyı kafalarından uzaklaştırıyordu.Ayrıca sohbeti de son derece neşeli idi.Bir görüntünün,bir manzara parçasının ya da bir rengin,kendisine ne denli haz verdiğini anlatmakla kalmıyor,bu duyguyu izleyicilerine geçiriyordu..İnternette Bob Ross’la ilgili arama yaptığımda,onun sözü edildiğinde,ölümünden büyük bir üzüntü ile söz edildiğini görmek gerçekten çok ilginç..Bob Ross’un kendini bize ne denli yakın,ne denli arkadaşça hissettirdiğinin kanıtı bu.Farkına bile varılmaksızın aramıza katılmış,içimizden biri olmuş çıkmış!..
Nasıl bu denli popüler olduğunun başka nedenleri de var elbette.Bob Ross’un tarzı olan pitoresk resim,her zaman ilgi çekmeyi başarmış bir akım.İlginç güzel tabiat parçaları ile insanın gözünü ve gönlünü okşayan bir resim tarzı bu.Resim sanatına atfedilen o din gibi,düşünce ve felsefe gibi amaçlardan uzak,evlerde süs ve dekorasyon ögesi olmak gibi son derece mütevazi amaçları olan bir anlayış.Yanılmıyorsam 18. yüzyılda Flemenk ülkelerinde ortaya çıkıyor.Pitoresk ressamlar,evini ve ailesini geçindirmek için paraya ihtiyacı olan,bu amaçla sanat icra eden gerçek emekçiler.Din,adalet duygusu,felsefe gibi şeylerden uzaklar.Tam da kilise ressam işbirliğinin sekteye uğradığı zamanlarda ortaya çıkıyorlar ve resmin evlerde süs ve dekorasyon haline gelmesi gibi,bugün artık tanıdık bir olgunun kapısını sonsuza dek açıyorlar..Pitoresk ressamlar arasında Jan Velmeer gibi( İnci Küpeli Kız adlı filmin konusu olan ressam) gibi ölümsüz başyapıtlar vermiş ünlü sanatçılar da var,ama çoğunlukla isimleri unutulup tablolarıyla yaşamaya devam etmişler.Bob Ross’un resim tarzı,işte sözünü ettiğim pitoresk resim,insanların büyük çoğunluğunun resim denilince anladıkları şey.Pitoresk resmin çok da sevildiğini,onu küçümseyenlerin bile suçlu ve gizli bir zevkle kayıtsız kalamadıkları bir tarz…Acaba Ross,programlarında Picasso veya Dali gibi modern resimler yapsa idi bu denli sevilir ve tutulur muydu sanmıyorum.Elbette bu,Ross’un bu tür resim yapmadığı anlamına da gelmez ve elbette bu tarz resimler yapması onu küçümsememiz için bir neden olamaz.İnternette onun ismini yazıp web gezisi yaptığınızda gayet güzel,ince ve zevk sahibi yapıtlar ortaya koyduğunu görürsünüz.
Bob Ross’un yarımşar saatlik “joy of the Painting” adını taşıyan videolarına amazon.com’dan ulaşmak mümkün.Ancak ne yazık ki bunlarda Türkçe altyazı desteği bulunmuyor..

Büyük ilk çağ bilgini Arşimet’in “kaldıracıma destek olarak kullanabileceğim bir nokta gösterin,dünyayı yerinden oynatayım” dediği rivayet edilir.Herhalde bunu söylerken Arşimet,kaldıraç kanununun aklımızın alamayacağı kadar büyük ağırlıkların dünyasında da geçerli olduğunu,bir başka deyişle evrensel olduğunu söylemek istemişti.Ancak bu hikayeyi dinlediğim ilkokul yıllarında,inanılmaz ama müthiş bir iddia olarak görünmüştü.İşte blogumu adlandırırken bu meselden esinlendim.