11 Kasım 2009 Çarşamba

şairin suresi bölüm 3-4

fettah köleli’nin şiirinin son bölümü mozart müziği,”potemkin zıhlısı” ve BBC belgesellerinden alınmış görüntüler eşliğinde…

şairin suresi-iii

i. kendi enkazı üstünde dans edip
çılgınca çığlıklar atan, ey ihtilal yarımı deli ozan!
eğer ıssız bir vadide
yoldaşsız bir nehir gibi akmak düşmüşse payına
harlı sudan geçen
mızraklı kızıl bulutlar gibi rahvan
geç git yeryüzü ırmağından!
şiirinin ayak izlerinden fışkıran yangın yeşili lav çiçekleri
tanıtıdır buralarda bir yangın olarak yaşadığının
ii. küfür, alay ve aşağılama
unutma ki yahşi silahlardır eğleşenler için araf'ta
bir yol uğra yaşlı mohikan'a
çubuğundan bir nefes çek
ateşsuyundan akıta akıta iç çenene
ki aykırı yollar bulasın
ol nimetlerimizi tezelden ulaştırmak için
varoşlarda açlığın nalsız atlarını koşturan
ayaktakımı'nın çıplak savaşçılarına!
iii. düş kanını kargışlayan gecenin
köklerini sök toprağın yüreğinden
omuzuna at yıldızların heybesini ve
aksamadan yürü bu gece!
bir de sigara yak
bütün 'fırsatlar'ı tepmiş bir adam olmanın keyfiyle
tükür yüzlerine
rütbelerini sök, vitrinlerden indir kendini
sana göre değil bu senaryo, bu iğrenç rol
kırık düşlerin ikircimli aydınlığı.
bil ki, boşuna nokta-ı nazar eylemedik uslanmaz bir terörist
bir ihtilal cini de-yu hakkında!
varsınlar anlamasınlar onlar
varsınlar inanmasınlar surelerinin tek satırına
çapraz fişeklikli kanlı bir yağmur altında topla ve
de ki onlara: sade bir törenle
armağan eylesinler düşmanlarının göğsüne
çam sakızı çoban armağanı niyetine
küfür, alay ve aşağılama ile yağlanmış kinlerini
dahi son nefeslerinde!

şairin suresi-iv
i. ya şeyda! biliyor musun
bir daha asla giyinemeyeceğini
çılgın bir şair
çırılçıplak bir can bahşetmişken sana şiirinde?
ha türban, ha yaprak; ha kürk, ha manto ya şeyda!
yaşatamıyorsa o çılgına
ipek bir tül ardından bakmanın
sıkıntısını bile
neye yarar!
o yerleştirmiş gözlerini taa gövdenin içine.
ii. gövdesi, çıtır bir çiçeğin gövdesine ilham veren
ey sevgili kızı lazika kralı'nın!
gövdenin gümüş yapraklarını köpürtüp savuran gün
terli denizini aydınlık öpücüklerin külü ile ovup parlattığı zaman
and olsun ki yırtacağız günah deferi'nin ilgili sayfalarını
ve iki damla kan düşeceğiz yalnızca dipnotuna külden kaderinin
"çılgın bir şair buldu şifreyi! çıtır çiçekli kızını
yıldızlardan sağıp içti! " diye "lazika kralı'nın! "
iii. ey kanatlı ruhun kanadı! kadim mülkü ol mülksüzün.
düş toprağı şeyda! zümrüt yeşili ormanların var kıyılarında.
karanlık tılsımlı suyu denize çevirdin bir tebessümünle;
ne mutlu!
gel gör ki, ne senin ne de bizim gücümüz yeter
çomak sokmağa ayaktakımının aşk-ı tutkusuna!
ayakların yere bassın ya şeyda! toprağına düşlerin.
gel oynama tacımızın tahtının kaderiyle!

Hiç yorum yok: