ÇİÇEKÇİ KIZ
Bir çiçekçi kız dolaşırdı bir sepet çiçeğiyle Dolaşırdı akşamcı mekanlarını,yığılıp kalmış barları Herkesin kırığını döküğünü ovaladığı masalara Ürkerek sokulurdu ekmek derdindeki çiçekçi kız Öyle bakardı ki kederli ve günahsız;batardı bıçak olup Dokunsan dağılıverecek kumdan bir kale gibi Bir kötü muamele sanki itebilirdi onu ıssız uçurumlara Feda edebilirdi birkaç ömrünü bir küçük hakikat anına Ağlak sesi dağılırdı suda eriyen bir hapın hızıyla “Çiçeklerim var,al bir gül,sevindir sevgilini..” Hoyratça tepinirken hayat kalabalık ıssızlarda Sepetteki Bir gül uzatırdı öbür yanağını dünyanın şamarına Kimsin neyin nesisin ey çiçekçi kız?bilir mi kimse çekinerek tutunduğun dünyada suskunluğundan güzel ne var? susunca sen, nabzı atar gül kurusu hakikatin türkü çağırır,köçekçe oynar,ağzını bıçak açmaz düşlerin… Oğuştururdu ellerini yaz kış üşüyormuş gibi Büzüşürdü kırılgan vücudu ürkek ceylanlar gibi çalınmış hayatına bakıp bir akvaryumun içinden derin çent...