Marksist bir Perspektiften Kürt Sorunu

Giriş: Yaklaşık 30–40 milyonluk nüfuslarıyla Kürtler, dünyanın devletsiz en büyük ulusu olarak anılır ve bir asırdır kendi kaderini tayin mücadelesi vermektedir. Marxist kuramda “uluslar sorunu” olarak nitelenebilecek bu durum, kapitalizmin ve emperyalizmin bölgesel dinamikleriyle iç içe geçmiştir. 20. yüzyıl başında birçok halk ulus-devletlerini kurarken, Kürtlerin coğrafyası ve stratejik kaynakları emperyal güçlerin paylaşım planlarına dâhil edildi. Nitekim I. Dünya Savaşı sonrasında imzalanan Sevr (1920) Antlaşması Kürtlere bağımsızlık ihtimali tanısa da uygulanamadı; Lozan (1923) Antlaşması ile Kürdistan toprakları Türkiye, İran, Irak ve Suriye arasında paylaştırıldı ve Kürtlerin kolektif ulusal talepleri fiilen boşa çıkarıldı. Bu yeni ulus-devletlerin hiçbirinde Kürtlere politik veya kültürel haklar tanınmadı; kendi kimliklerini koruma çabaları uzun süre “iç tehdit” muamelesi gördü. Marksist açıdan bakıldığında, Kürtlerin devletleşememe sorunu yalnızca etnik bir mesele değ...