21 Nisan 2011 Perşembe

Sakine vicdanımızın ölçüsü olsun...



Uploaded with ImageShack.us

Arap uyanışının Libya versiyonunda,Kaddafi adam gibi çekip gitmesi gerekirken alçakça davranmayı seçti ve halkını katletme konusunda hiç bir sınır tanımayacağını ortaya koydu.Bunu fırsat bilen BM Barış(!)Gücü ve Nato yıldırım hızı ile müdahale kararı alıp Libya'yı bombalamaya başladılar.Bu saldırganlığın arkasında büyük bir olasılıkla Kaddafi'den çok,Arap halkının uyanışından duyulan endişe rol alıyordu.Arap uyanışının nereye gideceği belli değildi:Belki bu hareketler zamanla büyük bir toplumsal devrime doğru ilerleyecek,belki de Arap dünyası kapitalist emperyalist dünya düzeninden kopmayı tercih edecek,petrol kapitalist emperyalist zincirin halkalarını kırmak için önemli bir işlev üstlenecek,İsrail'e karşı büyük bir kuşatma çevirme başlayacak,zamanla bölgedeki İsrail/Amerikan hegemonyası sona erdirilecekti.Bu olasılıktan korkan Batılılar barbar diktatörün hışmından mazlum insanları koruma bahanesi ile Libya'ya saldırdılar.Bu saldırganlığı desteklememizi istiyorlar,bunu sağlayabilirlerse,ileride yapacakları başka saldırıları için de meşru gerekçeleri olacak.Bu gayretkeşliğe rağmen,ben Arap ülkelerindeki ayaklanma ve isyanların,büyük arap uyanışının fragmanları olduğuna inanıyorum.Bu uyanışın büyük toplumsal devrimlere kadar uzanması belki de on yılları alacak...Fakat emperyalistlerin hiç de arzu etmedikleri sonuçların ortaya çıkacağı konusundaki inancım çok kuvvetli.

Bunlar olup biterken "Sakine" meselesi nereden çıktı diyebilirsiniz..Hatırlayalım:Sakine Muhammedi Aştiyani,sevgilisi ile bir olup kocasını öldürdüğü gerekçesi ile yargılanıp Recm cezasına çarptırıldı.Bu olaya karşı uluslararası tepkiler artınca İran'daki infaz gecikti.Bir ara Sakine'nin gizlice asıldığı söylentileri ortaya çıktı.Sonra Sakine'nin oğlu,yabancı basına demeçler verdi.Annesinin suçlu olduğuna inandığını,ancak Babasından sonra onu da kaybetmek istemediğini,bu nedenle idamına karşı çıktığını söylüyordu.Sakine ise oğlunun yabancı basına demeç vermesine çok kızmıştı.Şu sıralar ne oluyor acaba?Sakine korku ve ızdırap içerisinde verilecek cezanın infazını bekliyor.

Sakine'nin akıbeti konusunda yaygın olan kanaat,İran rejiminin onu idam etmekten vazgeçmeyeceği.Çünkü İran rejimi onun suçlu olduğuna,şeriat hukukuna göre bu suçun bağışlanması,hatta hafifletilmesinin mümkün olmadığına karar vermiş durumda.Recm olmazsa asılarak idam edilecek.İran adaletinin yuuşayacağı en son nokta,asılmak sureti ile infazı...

Batı'da onun suçlu olmadığına,haksız ve adaletsiz bir yargılama sonucunda bu cezaya çarptırıldığına inanan çok.Bir kısım medya da,suçlu olsa bile verilen idam cezasının çok ağır olduğunu,batıdaki gibi ağır hapis cezası ile cezalandırılmasının doğru olacağını savunuyor.

Ya siz?Sakine'nin suçlu olduğuna inanıyor musunuz?Bunu gerçekten yapmışsa,sevgilisi ile bir olup da kocasını planlayarak öldürmüşse ne olmalı onun suçu?O da bunun bedelini canı ile ödemeli mi?Yoksa bizdeki gibi ağırlaştırlmış müebbetle mi cezalandırılmalı?

Diyelim ki gerçekten suçlu.Bunu neden yapmış olduğunu araştırıp ortaya koymak vicdan ve adaletin gereği değil midir?Acaba oğlu,annesinin suçlu olduğuna inanmasına rağmen,asılmasına neden gönlü razı olmamıştır.Annesi olduğu için mi?Bir evladın ebeveyni hakkında herkes gibi düşünemeyeceği için mi?Ya oğul annesinin koca şiddeti karşısında çektiği büyük ızdıraplara tanıklık etmişse?Annesinin kapana kısılmış halinin farkında ise?Izdırap ve işkenceye dönüşmüş bir hayattan kurtulamadığı için yasadışı bir aşka kurtuluş umudu ile sarıldığını görmüş,hissetmişse?Bütün suçunun insan yerine konulmak ve insan gibi yaşamak arzusu olduğunu,acı içinde kıvranan ruhunu yatıştırmak için cinayet dahil her şeyi göze aldığını biliyorsa?
İran adaletinin varacağı en son nokta recm yerine asma.Ya sizin vicdanınızın varacağı en son nokta ne?

Recm cezası verilen Sakine Aştiyani