21 Mart 2011 Pazartesi

Gönlümüzün Şampiyonu Sercan Yenice & Pascal



Tabiatı çıkarlarımız uğruna ezip yok ettiğimiz,her şeyi kendi rahat ve konforumuz için araçlaştırdığımız bir dünyada ne güzel bir manzara bu!...O sokaklarda çoğalıp sayılarının artmasından nefret ettiğimiz,belediyenin buna bir çare bulması için içten içe yalvardığımız köpekler,ne müthiş,ne zeki,ne duyarlı yaratıklarmış meğerse!..Paskal bunu kanıtlamadı mı?Ezip yok ettiğimiz tabiat,orada idi işte.Paskalın kılığına girmiş,bizlere doğa ile nasıl ilişki kurabileceğimizi fısıldıyordu.

Yetenek Sizsiniz yarışmasını sürekli izlemek gibi bir takıntım yok.Ama finali izlediğime değdi.Yarışmacıların müthiş performansı nedeniyle değil,Sercan Yenice ve sevgili dostu Pascal'ı tanıma fırsatı bulduğum için.Köpeği ile oluşturduğu o mükemmel uyum,Pascal'a karşı davranışlarındaki o müthiş insancıllık,köpeğin performansını ödüllendirirken davranışlarındaki o yapmacıksız sevgi o denli etkiledi ki beni,keşke mümkün olsaydı da,bu müthiş adama sarılabilseydim!...Hayvanları seviyorum,ama ne yazık ki fobi derecesindeki takıntılarım nedeniyle evde hayvan besleyemiyorum.Platonik bir aşk benimkisi.Belli ki Sercan Yenice bizimkisine benzer takıntılı bir ailede yetişmemiş,hayvanlarla içli dışlı olması engellenmemiş.Fakat Sercan'da içli dışlı olmanın da ötesinde bir büyük sevgi,bir büyük bağlılık duygusu var.Hayvan sahibi olarak değil,hayvan dostu olarak görüyor kendini.Paskal'la ilişkisini de gönüllü birliktelik,iki eşit varlığın sevgi temelinde yakınlaşması olarak tanımlıyor.Paskal ise müthiş zeki,ayrıca müthiş duyarlı bir köpek besbelli.Nerede ise insan dilini anlayacak noktaya gelmiş gibi,Sercan'ın isteklerini mükemmel bir uyum içerisinde yerine getiriyor.Gösteri boyunca tanıklık ettiğimiz şey,Pascal'ın marifetleri ve bir köpek eğiticisinin müthiş becerisinin ötesinde bir şeydi.Bu apayrı dünyalara ait iki varlığın arasındaki uyum ve iletişimdi.Bazılarımız,bu müthiş uyumun çok özel bir şey olmadığını düşünebilir.Böyle düşünenler,Pascal'ın çok zeki bir köpek olması nedeniyle öğretilenleri kolayca öğrenip uyguladığına,Sercan'ın onu eğitmek için fazla çaba harcamadığına inanıyor olabilir.Ama bana kalırsa bu müthiş gösteri yalnızca zeka ile açıklanamaz.Çünkü zeki de olsa,bir köpek doğasına uygun olmayan şeyleri öğrenmek istemeyebilirdi.Eğitilmekten hoşlanmayabilirdi.Paskal direnmedi mi kaçmadı mı sanıyorsunuz?Fakat Sercan asla vaz geçmemiş olmalıydı.Günlerce,aylarca uğraştı.Olmadı,yine peşini bırakmadı.Yüzlerce kez tekrarladı ve umutsuzluğa düşüp olmayacak dediği anda, Paskal'ın öğrendiklerini kanıtlamaya çalışması,onu sevince boğdu.Köpekle bir insanla anlaşabildiği kadar,hatta belki daha fazla anlaşabileceğini anladı ve bunun çabalamaya uğraşmaya değer olduğuna inandı.Nihayet köpeğin o direnci çözüldü ve kendisi ile iletişim kurmak için onca çabalayıp ter döken bu adamın kendisine büyük bir sevgi duyduğunu anladı.

Gösterinin sonunda bunun çıkarsız,yalansız,dolansız bir sevgiye dayalı bir ilişki olmadığına inanmamak imkansız gibi göründü bana.Sercan'ın bütün isteği köpeğine daha yakın olma isteği olduğunu anladım.Tabiatı çıkarlarımız uğruna ezip yok ettiğimiz,her şeyi kendi rahat ve konforumuz için araçlaştırdığımız bir dünyada ne güzel bir manzara bu!...O sokaklarda çoğalıp sayılarının artmasından nefret ettiğimiz,belediyenin buna bir çare bulması için içten içe yalvardığımız köpekler,ne müthiş,ne zeki,ne duyarlı yaratıklarmış meğerse!..Paskal bunu kanıtlamadı mı?Ezip yok ettiğimiz tabiat,orada idi işte.Paskalın kılığına girmiş,bizlere doğa ile nasıl ilişki kurabileceğimizi fısıldıyordu.Yılmadığımız zaman,sevgi ve ilgiden vazgeçmediğimiz zaman doğanın bize ne kadar yaklaşabileceğinin,nasıl içimize sokulup bir parçamız haline gelebileceğinin gösterisi idi bu.

Kulağımıza ne güzel şeyler fısıldadın,sen binlerce kez çok yaşa Sercan!...Sen de hep onunla ol,zeki,duyarlı ve cana yakın Paskal!...