28 Nisan 2010 Çarşamba

ÇOCUK İSTİSMARI OLAYLARI…

siirtteki olaylar

Siirtte olan olaylar…İlk önce dört kız öğrenciye 25 kişinin tecavüz ettiği haberi geliyor.Sonra yaşları 13-14 arasında değişen 8 öğrencinin 2 bebeğe tecavüz ettikleri,bir tanesini öldü diye bıraktıkları,diğerini boğarak öldürdükleri haberi..

Gazetelerden biri,bu son olaydan,”insanın kanını donduran vahşet” diye söz ediyor.Daha sonraki gün,RTÜK’ün medyada yayın yasağı koyduğu haberi geliyor..Şüphesiz medya istismar etmemeli bu kadar hassas bir konuyu..Ama kanımız da donduğu ile kalmamalı.Burası bizim ülkemiz.Olup bitenleri tartışmak zorundayız.

Ama bu gibi hassas konularda iki şey çok sinir ediyor beni.Birincisi hükümet yetkililerininin “bunlar münferit olaylar”diye başlayan söylemleri,diğeri de fırsat bilip ırkçılık yapılması…Hani o 44 kişinin öldürüldüğü Bilge köyü katliamında bir kısım yazarlardan “ismi müsamma” birisi”kürtler artık kendine çeki düzen vermelidir”diye yaşanan olayları kürtlere mal ediyordu.Her iki tavırdan da nefret ediyorum.

Bu çocuk yaştaki insanların uyguladıkları vahşet üzerine biraz düşündüğümüz zaman gerçek suçlunun “DEVLET” olduğunu söylemek için şeytanın avukatı olmaya lüzum yok.Düpedüz Devletin sorumlu olduğu bir suçtur bu.Çünkü devlet,bunu yapanlara yaşları nedeniyle en ağır cezaları vermeyerek,sorumluluğunu ta baştan kabul etmektedir.Böyle bir olay,hükümet yetkililerinden duymaya alışık olduğumuz gibi “münferit” değil,”olağandışı “ bir olaydır.O yaştaki çocuklardan böyle bir davranış beklenemeyeceği için Devlet sorumludur.Çünkü devlet,çocuklarına iyi eğitim veremediğinden dolayı böyle bir olay olmuştur.

Bence devletin değil yalnızca,hepimizin,bilakis Türkiye’nin bu tarafında yaşayan bizlerin de “sorumlu” olduğumuz ortaya çıkacaktır şu sorulara yanıt arandığında:

1.O çocuklar,25 kişinin 4 kız çocuğuna tecavüz ettikleri haberinden etkilenmişler midir?

2.Bebekleri istismar  etmenin olağanlaştığı bir toplumsal ortamda mı yaşamaktadırlar?Devletin duymadığı ya da duymazdan geldiği aile içi istismar olaylarının çokluğu ve sıklığı mı etkili olmuştur onların eylemlerinde?

3.Bu vahşette, “törensel bir şekilde  erkek  ergenliğine geçişi  kurban adayarak kutlamak” gibi bir psişik dürtü  rol oynamış mıdır?

4. Siirt Belediye başkanının “çocuklar oyun oynarken kaza olmuş.Aileler kendi arasında halletti olayı kapattık” şeklindeki sözleri gerçeğin ne kadarına tekabül etmektedir.

5.O 8 kişilik ergen grubunun ölçü tanımayan vahşetinde,30 senedir savaş ve yıkımın allak bullak ettiği bir bölgede şiddetin olağanlaşması ve sıradanlaştırılmasının payı olduğunu söylemek mümkün müdür?

6. Faili meçhul olayların ne kadarı namus ve töre cinayeti kökenlidir?

Sorulacak daha çok soru var..Bunlar cevaplandığında bunun altında hangi “çapanoğlu” yattığı ortaya çıkacaktır.O zaman hadiselerin münferit olmadığı, değil 30 yıldır kanamakta olan bir yara ile ilgili olduğu,yalnızca kürtlerin değil yaşananlarda hepimizin payı olduğu,Devletin de çok büyük bir sorumluluğu olduğu ortaya çıkacaktır.Yeter ki,ırkçılığa saplanmadan,Türkiye’nin o bölgedeki geleneksel politikalarını körü körüne doğru bulmadan,olayları bizm dışımızda imiş gibi farzetmeden düşünelim bunların üzerinde

Hiç yorum yok: