16 Mayıs 2010 Pazar

ANKARA HATIRASI!…

sinirsiz_ pizza 

   İki ay kadar önce Ankarada idim.Bir kaç günlük ziyaretimin nedenlerinden biri de,3 boyutlu "Avatar" filmini vizyondan kalkmadan görmekti.Eşim,oğlum ve ablamın yanısıra,yeğenlerim Murat Şanlısavaş ve Oğuz Mucurluoğlu da yanımdaydı.Diğerleri alışveriş merkezinde gezerken Ben,Murat ve Oğuz filmi izledik.Güzel,eğlenceli bir filmdi.Bu filmde 3 boyutlu sinemanın en gelişmiş teknolojisi uygulanmıştı.Fakat bazı yadırgatıcı şeyler de vardı.Örneğin arka plandaki nesneler normalden daha büyük görünüyorlardı.O kadar güzel çekilmişti,o denli cıvıl cıvıl fantastik bir dünya yaratılmıştı ki,keyif almadan izlediklerini söyleyenler,sanırım sinemanın o büyüleyici duygusunu yitirmişler.Üstelik kullanılan teknolojinin büyük sinema salonlarında izlemeyi zorunlu kılması nedeniyle bunun sinema için önemli bir yenilik olduğunu söyleyenlere hak veriyorum.Gel gelelim filmin hikayesini sıradan bulanlar ne yazık ki haklı.Fantezi türüne ait öğelerle bilim kurguya ait öğeleri bir arada kullanmışlar,ama bu elbette çok orjinal bir buluş sayılmaz.Fakat bilim kurgu olsun,fantezi türü olsun,en has örneklerinde bizi alışılmadık,tuhaf,düşsel bir dünyaya çekip,burada rüyalarımızdaki ile kıyaslanabilecek benzersiz deneyimler yaşatırlar.İşte bu,Avatar filminde olmayan şeydi.James Cameron'un daha önceki filmlerinden Terminatör'de bu fantastik ve bilim kurgu tadı fazlası ile vardı,ama bu filmdeki  sıradan bir hikaye idi.Sanıyorum hikayenin inceliklerinden daha çok görselliğin ön planda olmasını istemiş yönetmen.Asıl olarak çok fazla seyirci çekmesine önem vermiş.Bu açıdan gayet başarılı olmuş diyebiliriz ama,sinemayı asıl yaşatacak şeyin büyük ve güçlü hikayeler olduğu gerçeği ile bir kez daha yüzyüze gelmiş oluyoruz bu film vesilesiyle...Neyse...Üstteki karikatür bu filme girmeden önce " adam başı 8 milyona istediğimiz kadar pizza yiyebileceğimiz" bir restoranda  karnımızı doyurmuştuk,o zaman aklıma gelmişti.Ne yazık ki pizzalar güzel değildi o nedenle tıka basa yiyemedim.Gitti mi 8 tl!...

1 yorum:

Oğuz Mucurluoğlu dedi ki...

Hakikaten öyle olmuştu, değil mi dayı? İçimizdeki yiğen, en fazla yiyendi. Dolayısıyla, muhteşem karikatürün kahramanı; aynı bizim Murat... Ayrıca, film Avatar için söylediklerine katılıyorum.