16 Eylül 2010 Perşembe

HAYAT, HER ŞEYE RAĞMEN...



İnsanda tembellik arttı mı,gevşeme,sorumluluktan kaçma,rahatlama hissi baskın geldi mi,bu değişiklikler kaşınma isteğini de beraberinde getirir.Hani uyuz uyuz kaşınma derler ya… İnsanlarla temas azaldıkça,sorumluluk ve kaygı duygusundan kurtuldukça , kendi kendisi ile temas eder kişi..Başlar kaşınmaya…Bunu başkalarının yanında yapmayız.Ayıptır.Kaşınma,insanın kendi alemine dönmesinin işaretidir.


Hayat her şeye rağmen kaşınmaya değer.Fırsat buldukça tembelliğe…Sanki binlerce yıl ömür sürecekmiş gibi rahatlamaya…Güneşin tadını çıkarmaya… Tembelce pinekleyen bir kedi gibi,yarın ne olacak diye kaygılanmaksızın, öylece uzanıp uyuklamaya…
Tembellik ve aylaklık,sanıldığından zor bir varoluş biçimidir.İlk günlerin keyfini zaman geçtikçe işkence alır.Oblomov olamayız.Kendini alemden soyutlayıp münzevi hayat yaşayanlar gibi olamayız;ama hayat her şeye rağmen ,ara sıra da olsa,kaşınmaya değer…


Tatil günlerinde,ya da örneğin bir deniz kıyısında aylak aylak dalgaları izlerken,ya da anlamsız tv kanalları arasında amaçsızca zoom yaparken,başlayan kaşınma isteğine engel olmamalı insan.Kaşıntının beraberinde gelen hiçbir duyguyu,düşünceyi geri çevirmemeli.Artan kardeşlik isteğini…Sönen rekabet isteğini,dünyanın anlamsızlığı,hayatın boşluğu duygusunu…Kaçma ve boşverme isteğini…Kendi kabuğuna çekilme dürtüsünü…


Kaşınma anı,nefes alma anıdır…Gamsız,tasasız,kaygısızca öylece kalma anıdır..

Hayat her şeye rağmen kaşınmaya değer.Fakat her zaman değil..Sık sık kaşındı mı insan,bunu başkalarının yanında da gizleyemez hale geldi mi..Döverler!..Gerçek dünyaya,o hareketin,kaygının,çilenin olduğu dünyaya dönmeli eninde sonunda insan.Tembellik güzeldir,ama Oblomovluk zordur.

Hiç yorum yok: