6 Ocak 2011 Perşembe

Yaşamına kendi isteği ile son vererek 2002 yılında aramızdan ayrılan Sevgili Dostum Zafer ekin Karabay için...



sesini tenime gizliyor bir karanlık, uyuyorum.
bulduğum ilk mitolojide kaybediyorum tanrıyı.
rüyalarımdan mahno'yu sorumlu tutup
paris'te veremden öldürüyorum gerçekleri.
babam ajans haberlerinde kendisinin ölümünü
dinliyor ve bana gelmeden önce eurydic'i
üçüncü kez kaybediyor orpheus

uyanıyorum, sevgilimin gözlerinde
ancak bir kadının çekebileceği kadar acı.
durgunluk ve sokaktaki susku. yüzüme elektrik
faturaları çarpıyor, kimlik kartım ve sınavlarım.
çatılarda kuşların her zamanki konukluğu.
ansızın dönüyorum odama, odamda uçları eprimiş
bir halı ve acıları genç werther'in
ZAFER EKİN KARABAY(1975-2002)

Genç werther'in acılarından bahsediyor şiirinde Zafer...Ama ben tanıyordum onu,biliyorum aşk acları değil bunlar;Onun asıl ilgisini çeken Werther'in intihar etmesi hikayenin sonunda...Şiirleri bu temanın etrafında dönüp dolaşıyor,bir kelebeğin ışığın etrafında dönüp durması gibi..Ölüm ile ışık benzetmesi çok yadırgatıcı,ama zafer ölümü ışığı sever gibi seviyordu.Bu şiirleri tekrar ederken ürperiyorum ve sanki yakında olacak şeyin farkına varmışım ve sanki uyaracağım onu böyle birşey olmaması için...Peki onun ölümde bulduğu ışıktan daha üstün neyimiz vardı?vardı aslında..Ona yetmeyecek kadar olsa da herkeste,onun ölümde bulduğundan daha değerli bir ışık vardı...Herkes bir parça götürseydi o ışıktan ,kurtulurdu belki...Ama bizim gibi kurtarılmayı bekleyenlerin ona kurtuluş götürmesi mümkün müydü?Ya eceliyle ölene kadar hayatta kalmayı başarabilmek bir kurtuluş mu?İşte Zafer bizi böyle karanlık suallerle baş başa bırakıp gitti...

Hiç yorum yok: