19 Mart 2011 Cumartesi

YETER.BLOGUMA DOKUNMA!...



Bir süredir güncellemiyordum bloglarımı.Ama bu arada erişim de engellendi.Kıymete mi bindi her ne ise her gün kontrol etmeye başladım.Web üzerinden blogların yeniden erişime açıldığı duyuruldu.Ama meğerse erişim sağlayıcı servislere mahkemenin tebligatı en az bir hafta sürüyormuş.Bizde yasaklar yıldırım hızı ile uygulanıp iş yasakları kaldırmaya gelince adalet kağnı hızı gibi ilerlediğinden ,hala yukarıdaki resimdeki erişim engeli uyarısı çıkıyor blog adresime tıklayınca.Ara sıra bloglarıma göz atan bir eski dostum,bu uyarı yazısı ile karşılaşınca,yazdığım-pardon- yediğim bir halt yüzünden benim bloguma bir erişim yasağı geldiğini sanmış ve beni arama ihtiyacı duymuştu.Güldüm ve sanki bir halt yemişim gibi bir durum ortaya çıkmasından çocuksu bir gurura kapıldığımı söyledim:))Yıllarca yurt dışında bulunmuş bir arkadaşımdı;Türkiye'deki garip internet sansürcülüğünü pek bilmediğinden,Dijitürk'ün telif haklarını ihlal eden bir kaç yayın yüzünden yüzbinlerce bloga erişim yasağı gelmesi,ona çok garip gelmişti.Bense hukuk fakültesi mezunu bir hukukçu olarak hakimlerin bu denli kolayca erişim yasağı vermesini çok garip buluyorum.Hakim elindeki kanunları bir şablon gibi uygulayan bir çeşit memur değil,adaleti sağlayan çok özel görevli bir insan olmalıdır çünkü.Bu yasak uygulandığında ortaya çıkan vahim adaletsizliği de göz önünde bulundurmalıdır hakim.Kanunun lafzından hareket ederek kolayca bu kararı verebilen hakim,Türkiye'nin anayasasında varolduğu söylenen ilkelere ve Türkiyenin taraf olduğu bir çok uluslararası anlaşmaya aykırı bir hüküm tesis ettiğinin yükü altında ezilmiyor mu?Bu karara varırken,yalnızca olması gereken adalete değil,bir çok uluslararası anlaşma ve anayasanın temel kurallarına ters düşmüş olmuyor mu?Neden Dijitürk'ün telif hakları, yüzbinlerce kullanıcının ifade özgürlüğünden daha önemlidir?Dijitürk'ün para kazanan bir büyük işletme olması ve blog kullanıcılarının hemen hepsinin bu işi ticari amaçla yapmaması mı,Dijitürk'ün çıkarlarını daha önemli hale getirmektedir?

Aslnda fazla yakını sızlanmaya hakkımız yokmuş gibi geliyor bana.Çünkü bugünlerde bir çok gazeteci gülünç nedenlerle tutuklanıp,işinden gücünden ediliyor,hayatları karartılıyor.Daha da kötüsü,yazıp çizdikleri nedeniyle öldürülmüş çok sayıda gazeteci var.Onların karartılıp çalınan hayatları karşısında bizim bloglarda kullandığımız "ifade özgürlüğü" adı edilmeye değmez bir şeymiş gibi görünüyor.Ama aslında böyle değil,böyle olmamalı.İnternetteki sansür ile gazetecilerin ve yazarların başına gelen felaketler arasında kader birliği diyebileceğimiz bir bağlantı var.Blog yasaklarına sessiz kalacağımıza bunu güçlü bir protesto dalgasına dönüştürecek kadar ifade özgürlüğümüze düşkün olsaydık gazeteci ve yazarların başına gelen felaketleri de olağan karşılamazdık.

Facebookta "bloguma dokunma" isimli bir sayfa açıldı.Sayfayı beğenenlerin sayısı 16000'e çıktı.Fakat orada sadece ve sadece şu muhabbet yapılıyor:"Arkadaşlar,bloguma hala erişemiyorum"Bir başkası bloga girme yöntemlerini anlatıyor.İfade özgürlüğü konusunda tek derdi,bloga girip girememekmiş meğerse biz blog yazarlarının.Öfke,kızgınlık,isyan namına nerede ise kimsenin sesi soluğu çıkmaz olmuş.O kadar umutsuz haldeyiz ki,bağırıp çağırmaya bile mecal yürek bulamıyoruz kendimizde...Tek umudumuz,siyasilerin mağduriyetimize anlayış gösterip bu konuda yasal düzenlemeler yaparak kullanıcıların ifade özgürlüklerini güvence altına almaları...Vay anam vay!...Ölme eşeğim ölme...

Nasıl örgütlenebiliriz?Nasıl bir araya gelip bu kararları kolayca alabilenleri büyük bir baskı altında tutabilecek örgütlü bir güç haline gelebiliriz?Bence bloglarımız üzerindeki erişim yasağının kalkmasından çok daha önemli bir husus bu...

Hiç yorum yok: