17 Ağustos 2013 Cumartesi

Erin Brockovich / Tatlı Bela

Erin Brockovich adlı filmi daha önce işitmiştim.Stephen Shoderberg imzalı bir Julia Roberts filmi idi.O sıaralar Traffic adlı filmi ile oscar ödüllerinde sükse yapan Shoderberg'in başarılı bulunan filmlerinden biri idi.Geçenlerde digitürk'ün İpad uygulamasında bu filmi görünce izleyeyim bari dedim...


Hollywood sinemasından alışık olduğumuz bir başarı öyküsü idi bu..Gerçek bir yaşam öyküsünden uyarlanmıştı.Erin Brockovich hukuk eğitimi olmadığı halde,ABD tarihinin en büyük tazminat davasının kahramanı olmuştu.Böyle bir hikayeyi Hollywood'un ıska geçmesi düşünülemezdi elbette...


Erin Brokhowich ilginç bir kişilik ...Genç yaşta sahip olduğu üç çocuğuna bakılırsa,evinin kadını olmayı seçmiş sıradan biri gibi görünüyor.Ama diğer yandan cinsellik bakımından rahatlığı,cüretli giyim tarzı ve iğneli saldırgan dili,onun sıradan biri olmadığını düşündürüyor.Çocuklarının geçimini üstlenecek bir baba ortalıkta olmadığı için iş bulmak zorunda.Fakat eğitimli olmadığı için iş arama  maceraları hep hayal kırıklığı ile sonuçlanıyor.Her şeyin ters gittiği bir gün kötü bir kaza geçiriyor.Onun davasını üstlenen hukuk bürosundaki avukatın beceriksizliği ve kendisinin sivri dili yüzünden davayı kaybediyor.Ama avukata yapışıp kendisine dosya memurluğu gibi ibr iş ayarlamasını sağlıyor.Bu arada Uzun saçlı,motosikletli, hippi görünümlü bür adamla tanışıyor.Adam Erin'in çocuklarına bakmayı üstleniyor.Dosyalar arasında gezinirken bir dava dosyası ilgisini çekiyor.Gayrımenkul dava dosyasında bir sürü hastalık ve ölüm raporunun altında bir şeyler olabileceğini düşünüp araştırmaya başlıyor.Bu hastalık ve ölümlerden o yörede faaliyet gösteren çok büyük bir petrol şirketinin sorumlu olabileceği ihtimali üzerinde duruyor.Araştırmasını genişletince, bu şirketin yerleşim yerlerine yakın tesislerde kullanılması yasak olan bir takım kimyasal  elemanları kulanarak,içme ve kullanma sularını kirlettiğini anlıyor.Daha sonra çalıştığı büronun mağdurların avukatlığını üstlenip giriştikleri hukuk mücadelesinde şirketin rüşvet gibi yollarla davayı örtbas etmek ya da hiç değilse ucuza kapatmak girişimlerine azimle direnç gösteriyor.Sonunda şirket,tarimih en büyük tazminat bedelini ödemeye mahkum oluyor.


Film temasını,bazı insanları asıl harekete geçiren şeyin para, pul, ya da kariyer gibi şeyler değil,haklı olduğuna inandıkları bir davanın arkasında sonuna kadar durmak olduğu fikri üzerine kurmuş.Sistemin bu tür insanlara fırsat vermediğini savunarak sistem eleştirisi yapmayı da hedeflemiş.Tipik bir başarı öyküsünü atipik bir insanın mücadelesi bağlamında izlenilebilir bir hikaye haline getirmeye çalışmışlar.Ama bunlar ve Julia Roberts'ın altın kürelik performansı filmi üst düzey yapmaya yetmemiş.Sıkılmadan izlenebilir.Ama izlenmese de olur kanaatimce...

Hiç yorum yok: