Kayıtlar

2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AKIL, YAPAY ZEKÂ VE İKİLEMİN İZİNDE: TARİHSEL VE FELSEFÎ BİR BAKIŞ

Resim
    Aklın İki Yüzü: Özgürleştirici mi, Barbarlaştırıcı mı    Tarihsel süreçte “akıl” (rasyonalite), bir yandan insanlığı dogmalardan, hurafelerden ve doğa güçlerine boyun eğmekten kurtarmanın yolu olarak görülmüş; diğer yandan da teknolojik ve politik üstünlük uğruna etik kaygıları geriye iten “barbarlık” eğilimlerini destekleyen bir araç hâline gelmiştir. Adorno ve Horkheimer’in Aydınlanmanın Diyalektiği eserinde, bu zıt yönlü akıl biçimlerinin iç çelişkisi çarpıcı bir şekilde ortaya konur:  Bireyi özgür kılmak, dogmalardan kurtarmak, bilimsel ilerlemeyi sağlamak ve insan haklarını teminat altına almak isteyen rasyonellik. Barbarlık hizmetindeki akıl: Aynı rasyonalite, kâr, güç veya stratejik üstünlük için etik ilkeleri göz ardı eden, manipülasyon ve tahakküm aracı hâline geldiğinde yıkıcı yüzünü gösterir.    Bu çelişki, modern teknolojik çağda daha da belirginleşmiştir. Zira rasyonel düşünce, hem çevreye zarar veren üretim pratiklerinin te...

Gölgedeki Güçler: Suriye’nin Çöküşü, HTŞ’nin Yükselişi ve İsrail-ABD Hegemonyasının Tanzimi

Resim
Son bir ayda Suriye'de yaşanan gelişmeler, tüm dünyanın dikkatini bir kez daha bu kanlı sahneye çevirdi. Şam, belki de modern tarihinin en sessiz teslimiyetlerinden birine sahne oldu. Esad rejiminin çöküşü ve Heyet Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) neredeyse dirençle karşılaşmadan Şam'ı ele geçirmesi, dışarıdan bakan gözler için şaşırtıcı bir zafer gibi görünebilir. Ancak sahadaki toz duman dağıldığında ortaya çıkan gerçek, bu sürecin basit bir askeri çatışmadan çok daha fazlası olduğunu açıkça gösteriyor. Bu, yalnızca bir grubun diğerine üstün gelmesinden ibaret değil; vekil devletlerin perde arkasında yaptığı pazarlıkların bir sonucuydu. HTŞ’nin Şam’a doğru ilerleyişi, pek çok gözlemci için beklenmedik bir gelişmeydi. Ancak bu gelişmenin bir zaferden çok, sahada ve diplomatik masada oynanan satrancın bir hamlesi olduğu açık. HTŞ, başlangıçta El Kaide bağlantılı bir yapı olarak ortaya çıkmış olsa da, uluslararası ve bölgesel dengelerle uyum sağlayan bir pragmatizm geliştirdi. Sahada kaza...

Bumerang: Ortadoğu’nun Tarihsel Döngüsü ve İsrail’in Güvenlik Saplantısı

Resim
Ortadoğu’nun Kaygan Zemininde Adalet Arayışı Tarih, adalet arayışının peşinden koşan halkların sesleriyle doludur. Bazı sesler yankılanır, tarihin taş duvarlarını aşar ve geleceğe uzanır. Bazıları ise zalimlerin gürültüsüyle bastırılır, tozun altında kaybolur. Ancak Ortadoğu’da tarih hiçbir zaman susmaz. Bu coğrafya, adaletin kaybolduğu yerde yankılanan sessiz çığlıkların evidir. Bugün Ortadoğu, zalimler ve kurbanlar arasında rollerin değiştiği bir sahnedir. İsrail, kendi tarihsel travmalarını bir güvenlik politikası haline getirmiş; düşmanlarını bastırmaya çalışırken, kendisini korkularından özgürleştirememiştir. Her duvar daha yüksek bir düşman yaratır; her silah, gelecekte karşılaşacağı bir tehdidin gölgesini büyütür. İsrail’in güvenlik politikaları, bölgeyi daha da istikrarsızlaştıran bir bumerang gibi kendi eline dönmektedir. Bu yazıda, İsrail’in güvenlik stratejisinin bölgesel ve küresel sonuçlarını incelerken, tarihin döngüsel doğasının bir halkı nasıl yükseltebildiğini, bir diğ...

Kapitalizmin Kuşatmasında Kuzey Kore: Alternatif Bir Yol Mümkün mü?

Resim
  1: Uluslararası Kapitalizmin Gölgesinde Kuzey Kore’ye Bakmak “Tarihin gaddar bir aynası var. Ona baktığınızda, dünyanın geri kalanı görkemli salonlarda dans ederken, kapının ardında sessizce açlık çekenlerin yüzlerini de görmek zorunda kalırsınız.” İşte bu ayna, Kuzey Kore’yi anlamanın en zorlayıcı unsurlarından biridir. Liberal propaganda, bu aynayı yalnızca bir yüzüyle tutar ve Kuzey Kore’nin karanlığını, baskısını ve sefaletini göstermekle yetinir. Peki ya aynanın diğer yüzü? Bu yüz, liberal dünyanın kendi çelişkilerini ve kapitalizmin kör edici yanlarını görmemizi sağlar mı? Görmek isteyenler için evet, ama sadece görmekle yetinmek mümkün değildir. Liberal Propaganda ve Gerçeklik Kapitalist dünyanın liberal söylemi, Kuzey Kore’yi “modern bir gulag”(*) olarak resmeder. İnsan hakları ihlalleri, lider kültü, açlık ve baskı hikayeleriyle süslenmiş bu anlatılar, Batı’nın ideolojik üstünlük iddiasını pekiştirmek için tasarlanmıştır. Elbette, bu anlatıların doğruluk payı yadsınamaz...