3 Ağustos 2010 Salı

SAAT TAM 12'Yİ VURDUĞUNDA HAYATIMIZI SOYUP SOĞANA ÇEVİREN O HIRSIZA KARŞI




Saat tam 12'yi geçiyor işte.Bir şey daha çalıp götürdü bir hırsız gibi hayat farkettiniz mi hepimizden.Ayak seslerini duyamadık,uzandığını
sezemedik,fakat alıp götürdü bir şeyi,sızısı zangırdayıp duruyor
boşlukta,işittiniz mi?


Yaşımız ilerledikçe nasıl da kısalıyor günler,hangi mevsimde olursak olalım,nasıl da uzuyor geceler!..Her gün bu amansız hırsızlığa verdiklerimizin değeri artıyor,ne koyarsak koyalım ağır çekelim diye,yine de fire veriyoruz.Mazi olan mutlulukların,biten dostlukların,suyun üstüne yazılmış gibi dağılıp şekilsizleşmiş anıların yerini hiçbir şey
alamıyor.Büyük yangınların acımasızca yıktığı bir şehirdeki gibi
renkler matlaşıyor,sesler silikleşiyor,duygular sönüyor ve yüreğimiz,
böğründen hançer yemiş gibi yığılıp yığılıp kalıyor...

Bir gün daha çaldı en sinsi,en acımasız haliyle hayat.Acaba ne yitirdim diye sızlayan yüreğimi yoklayıp duruyorum.Biliyorum bir hayalet gibi
fırlayıverecek önüme o verdiğim fireler..Fakat,böyle yaşanmaz ki,bu
melankoli ile..Bunları iyisi mi geçelim!


Biz de çalalım birşey:"dünyaya geldik bir kere.." diye sürüp giden o şarkı var ya.Onu mesela.Fişek gibi sürüp dilimize,mırıldanalım
Bir şey çalalım,hırsızın çalmayı unuttuklarını mesela.Biraz daha adam olduğumuzu mesela,şairin dediği gibi.Yumuşadığını yüreğimizin,daha iyi anlamaya başladığımızı karşımızdakini.Daha çok tarttığımızı kelimelerimizi,can yakmasın diye.Geri çekilmeyi,sahneyi terketmeyi,yenilmeyi ve terkedilmeyi daha iyi öğrendiğimizi.Bir hızar makinasına sürülmüş gibi paramparça ettiğimizi kimi zaman kendimizi, bir sefil anlaşılma uğruna.Aşk dilenmekten,yalvarıp köle olmaktan daha aZ utanır hale geldiğimizi.Bir uşak gibi kimi zaman elpençe durduğumuzu yaşamayı hak eden şeylerin önünde.Daha az özendiğimizi pot kırmamaya,daha az ibadet ettiğimizi putlaştırdıklarımıza.

Çalalım o gözyaşlarımızı pörsüten şarkıların dediği gibi,çalalım felekte bir
şeyler!..İftihar edelim hor gördüklerimizle oturduğumuzu rakı
sofrasına,ucuz şarkılardan daha keyif aldığımızla,ana avrat
sövmelerimize daha çok kendimizi verdiğimizle,akla karayı daha iyi
ayırdığımızla..Vuralım kendimizi en ucuz şaraba,kuru leblebiye,içelim!...

Hiç yorum yok: