Kayıtlar

2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Geleceğin ekonomisi üzerine bir dijital ütopya

Resim
  Metaverse'ü Geçtik, Yine Aynı Yerdeyiz      2045 yılında insanlar dünyanın pek çok sorununu sanal gerçeklikte unutmaya alışmıştı. Dev teknoloji şirketleri, sınırların ötesine geçen dijital evrenler inşa etmeyi başarmıştı. Meta, bu dünyalardan birine sahipti. Süslü avatarlar, devasa etkileşim salonları, kendi para birimine sahip ekonomiler... Her şey "yeniden yaratılıyormuş" hissi veriyordu. Ancak bir şey değişmiyordu: çalışmanın değeri.     Metaverse, ilk bakışta herkese açık gibi görünse de içerik üretmek için gerekli kaynaklara sahip olanlar, yine aynı oyunculardı: büyük ajanslar, kurumsal içerik makineleri ve sermaye destekli dijital varlık sahipleri. Gerçek bir sanatçı ya da bağımsız bir anlatıcı için sistem, yenilikten çok eski sömürü tekniklerinin dijital versiyonuydu. Kimi insanlar kendilerini bu evrende "dijital zanaatkârlar" olarak tanımlıyordu. Onlar çiziyor, yazıyor, model tasarlıyor, seslendiriyor; yani içerik yaratıyorlard...

ZEKASINDAN FAYDALANILAMAYAN YAPAY ZEKA

Resim
  Yıldızlara Uzanmak, Engellere Takılmak      Chatgpt 'nin yeni görsel oluşturma özelliği çok hoşuma gitmişti. Artık istemleri daha iyi anlıyor, istenilen formatta görseller üretebiliyor ve düzenleme modu sayesinde bu görsellere istenilen biçimleri verebiliyor, Türkçe yazılar da ekleyebiliyordu.Benim amacım facebooktaki mizah sayfam için özgün karikatürler üretmekti. Her ne kadar istediğim her şeyi çizebilecek sağlamlıkta bir çizim yeteneğim ve stilim olsa da bunu yapay zekaya yaptırmak, yapay zekaya istem (prompt) la hükmetmek, bana müthiş bir keyif ve heyecan veriyordu. Esprileri ben buluyordum, yapay zeka bunu görsel hale dönüştürüyordu. İstediğim etkiyi tam olarak yakalayamazsa, o ürettiği görseli alıp sketctbook adlı uygulamada eklemeler yapıyordum. İşbirliğimiz çok güzel yürürken marvel kahramanını (Hulk) hicveden bir karikatür isteyince durum değişti. Oluşturduğum prompt hata vererek reddedilmeye başladı. Sorunun telif hakları ile ilgili bir endişede...

TRUMP'IN YENİ GÜMRÜK TARİFELERİ VE DAHA KAOTİK BİR DÜNYA

Resim
  2025 yılı Nisan ayında, ABD Başkanı Donald Trump “Liberation Day” adını verdiği yeni bir ekonomik kararla dünya ekonomisine adeta savaş ilan etti. Çin, Avrupa Birliği, Japonya ve Vietnam gibi küresel üretim merkezlerine yüksek gümrük tarifeleri getirerek, sadece ithalatı sınırlamakla kalmadı; aynı zamanda son kırk yılın küreselleşme modelini de hedef tahtasına oturttu. Bu yeni tarifelerle Trump, üretimi yeniden ABD topraklarına çekmeyi, iç pazarı korumayı ve Amerikan işçisini yeniden sistemin merkezine yerleştirmeyi vaat ediyor. Ancak bu iddialı hedeflerin ardında hem iktisadi hem de siyasi pek çok çelişki gizli. Dünya ise bu hamleye temkinli ve parçalı bir tepki veriyor. Çin misilleme tarifeleri hazırlarken, Avrupa Birliği diplomatik yollarla çözüm arayışında; Japonya ve Güney Kore gibi ABD müttefikleri ise ikili ilişkileri koruma adına açık tepki vermekten kaçınıyor. Türkiye gibi bazı ülkeler ise şimdilik daha düşük tarifelerle sistem içinde tutuluyor. Ancak bu yeni düzenin sür...

Yapay Güneş: Geleceğin Temiz Enerji Umudu

Resim
  Güneş, evrendeki en güçlü enerji kaynaklarından biridir. Enerjisini merkezinde gerçekleşen nükleer füzyon süreçleriyle üretir. Güneş’in çekirdeğinde, yüksek sıcaklık ve basınç altında hidrojen atomları çarpışarak helyum atomlarına dönüşür. Bu birleşme sırasında, birleşen atomların kütlesinden bir kısmı enerjiye dönüşür; bu süreç Einstein’ın ünlü E=mc² formülüyle açıklanır. İki hafif atomun birleşmesi (füzyon), ağır bir atomun parçalanmasından (fisyon) daha çok enerji açığa çıkarır. Çünkü hafif elementler, birleştiğinde daha kararlı ve düşük enerjili bir yapı oluştururlar. Bu kararlılığa ulaşırken, fazladan olan enerji serbest kalır. \"Yapay güneş\" olarak adlandırılan füzyon reaktörleri ise, bu doğa olayını laboratuvar ortamında taklit etmeyi amaçlar. Amaç, tıpkı Güneş’te olduğu gibi hidrojen izotoplarını birleştirerek enerji üretmektir. Bunun için gereken yüksek sıcaklıklar ve manyetik alanlar, devasa ve son derece gelişmiş sistemlerle sağlanır. EAST Reaktörü v...

Şah ve Mat...

Resim
  Ortada bir satranç tahtası var. Bu satranç tahtasında oyun kazanmadan hiçbir hak alınamıyor.  Başlangıçta her şey güzeldi. Kendisine " Lider " diyen kişi, öyle güzel reklamını yaptı, herkese öyle hediyeler dağıttı, öyle vaatlerde bulundu ki, herkesin bu oyunda kazançlı çıkacağına inandırıldı. Şüpheyle yaklaşanlar azınlıktaydı. Etrafına topladığı kadroyla aslında satranç değil tavla oynamış, en az yüzde ellinin kazanmasını sağlamıştı. Kaybedenlere de boş göndermiyor, ufak da olsa teselli ikramiyesi veriyordu. Tavla basitti; kurallara uyuyorsan, zar hileli değilse kazanma ihtimalin yüksekti. Çoğunluk ona inandı, onu lider yaptı. Ama kazandıktan sonra tavla bir daha görünmedi. Ortada yalnızca bir satranç tahtası vardı. Kuralları öğrensen de kazanmak kolay değildi. Ama kaybedenlere verilen ikramiye sürüyordu. Lider, yenilmezdi. Halktan beklediği sadakatti, aldığı da buydu. Karşılık olarak sosyal yardımlar, temel gıda yardımları, düşük vergiler, nispeten yüksek ücretler, çiftçi...

Sisifos’un Kayası: Yaşam ve Ölüm Üzerine

Resim
Ölüm, evrenin insan karşısına çıkardığı en temel sorudur. Yalnızca biyolojik bir son değil, aynı zamanda hayatın anlamını sorgulatan bir çelişkidir. Ölümü, bir noktada insanın var olma mücadelesinin finali olarak düşünmek kolaydır; ama her birey, ölümle yüzleşirken farklı suallerle doludur. Camus'nün *Sisifos Söyleni*'ne ve onun üzerinden geliştirdiği absürd felsefeye dair bir sorgulama, ölümün ve hayatın birbiriyle ilişkisine dair yeni bakış açıları sunabilir. Bu yazı, ölüme dair bir girizgahtan sonra, Camus’nün felsefesi üzerinden insanın tamamlanmamışlık ve varoluşa dair sorunlarını ele alırken, içsel boşluklarla yüzleşen ve bunu yazıya döken bir insanın düşüncelerini de sorgulamak niyetindedir. Sonsuz Döngü: Sisifos'un Kayası Camus, Sisifos'un hikâyesini bir insanın karşılaştığı en temel zorluklardan biri olarak sunar: Sonsuz, boşuna bir çaba. Sisifos, Tanrıların cezasına mahkûm edilmiş ve her seferinde taşını tepeye çıkarmak zorunda bırakılmıştır. Ancak, Camus...

Adını Bilmediğin Fikirlerle Büyümek

Resim
Sessizce Buluşan Fikirler Adını anmadan yaşadığımız düşünceler vardır. Bir filozofun, bir manifestonun, bir kuşağın ya da bir devrimin içine doğmamış olsak da, onların bıraktığı kırılgan izlerle yürürüz. Bazı fikirler bizden önce içimize sinmiştir. Sadece kelimelere dökülmeyi beklerler. Benim yaşamımda, Erich Fromm’un ya da Wilhelm Reich’in adını ilk kez ne zaman duyduğumu hatırlamıyorum. Ama onların sorularını daha çocukken içimde taşıdığımı biliyorum. “Niçin insanlar özgürlükten korkar?”, “Neden birileri kendini ezene bağlanır?”, “Sevgi neden çoğu zaman kontrolle karıştırılır?”... Bunlar, büyümekle birlikte değil, fark etmekle birlikte içimi kemiren sorulardı. Felsefeyi bir öğretim değil, bir aktarım biçimi olarak yaşadım. Kimse bana özgürlük hakkında ders vermedi. Ama bana hiçbir şeyi zorla yaptırmayan bir babam vardı. Kimse bana itaatin kötülüğünü anlatmadı ama ben, annemin öfkesini yutarkenki suskunluğundan bir şey öğrendim. O suskunluk, bana yüksek sesle atılan hiçbir nutuğun ver...

Evren Dönüyor mu? James Webb Uzay Teleskobu'ndan Gelen Şaşırtıcı Bulgular

Resim
Evrenin kendisi belirli bir yönde dönüyor olabilir mi? Eğer öyleyse, bu ne anlama geliyor? James Webb Uzay Teleskobu’nun gözlemleri, kozmos hakkındaki temel kabullerimizi sarsabilecek yeni ipuçları sunuyor! Evrenin Büyük Ölçekli Yapısı ve Hareketi Evreni bir bütün olarak düşündüğümüzde, her şeyin rastgele ve düzensiz dağılmış gibi görünmesi beklenir. Modern kozmolojide kabul gören Kozmolojik İlkeye göre, evren yeterince büyük ölçeklerde bakıldığında her yönde aynı (izotropik) ve her bölgede eşit dağılımda (homojen) olmalıdır. Yani, nereye bakarsak bakalım evrenin genel özellikleri benzer olmalıdır. Bu varsayım, Büyük Patlama Teorisi’ni ve bugüne kadar yapılan birçok kozmolojik gözlemi açıklamak için temel alınır. Eğer evrenin gerçekten izotropik olduğu doğruysa, galaksilerin dönüş yönleri de tamamen rastgele dağılmalıdır; yani yarısı saat yönünde, diğer yarısı ise saat yönünün tersine dönmelidir. Ancak James Webb Uzay Teleskobu’ndan (JWST) gelen veriler bu beklentiye tam olarak uymuyor...