ABD - Çin rekabeti nereye?

 


Bu yazı, Çin ile ABD arasındaki rekabetin temel dinamiklerini, küresel risklerini ve potansiyel çözüm yollarını, sunulan analiz raporu temelinde sentezlemektedir. Rapor, bu çatışmanın geleneksel bir güç mücadelesinin ötesinde, teknolojik hegemonya, stratejik kaynak kontrolü, siyasi sistemler ve küresel düzenin geleceği üzerine kurulu olduğunu vurgulamaktadır.

Temel çıkarımlar şunlardır:

  1. Çok Boyutlu Rekabet: Gerilim, Çin'in nadir toprak elementleri gibi kritik kaynaklardaki tekeli ve ABD'nin çip üretimi gibi alanlarda Çin'i izole etme çabalarıyla şekillenen bir "soğuk ticaret" ve "teknolojik duvarlar" çağına işaret etmektedir.
  2. İdeolojik ve Ekonomik Asimetri: Çin'in devlet destekli kapitalizm modeli, Batı'nın liberal demokratik modeline karşı asimetrik bir avantaj sunmakta, bu durum Batı'da otoriter popülizmin yükselişini tetiklemektedir. Çin Komünist Partisi'nin resmi Marksist söylemi, pratikte devletçi bir milliyetçilik ve sonsuz büyüme ideolojisini maskelemektedir.
  3. Çıkar Odaklı Dış Politika: Çin, tarihsel olarak askeri yayılmacı bir güç olmamıştır ve değerler ihracı yapmamaktadır. Ancak, ticari ve stratejik nüfuzunu kullanarak dış eleştirileri baskılayan, çıkar odaklı ve pragmatik bir dış politika izlemektedir.
  4. Varoluşsal Riskler: Rekabet, emek haklarının küresel ölçekte gerilemesi, iklim krizine karşı kolektif eylemin zayıflaması ve Tayvan gibi gerilim noktalarında nükleer bir çatışma riski gibi insanlık için varoluşsal tehditler barındırmaktadır.
  5. Hegemonyasız Çözüm Arayışı: Nihai çözüm, bir hegemonun diğeriyle yer değiştirmesi değil, iklim değişikliği ve küresel salgınlar gibi ortak tehditler karşısında "rekabet içinde iş birliği" modelinin benimsenmesi ve küresel sivil toplumun öncülüğünde hegemonyasız bir dayanışma vizyonunun inşa edilmesidir.


1. Rekabetin Temel Dinamikleri

Çin-ABD gerilimi, 21. yüzyılın en belirleyici jeopolitik çatışması olarak tanımlanmakta ve yapısal olarak ekonomik, teknolojik ve ideolojik temellere dayanmaktadır.

1.1. Ekonomik ve Teknolojik Çatışma

  • Stratejik Kaynak Hakimiyeti: Çin, nadir toprak elementleri gibi kritik hammaddelerin üretim ve rafinasyonunda %60 ila %90 arasında bir paya sahip olup bu alanda neredeyse bir tekel kurmuştur.
  • Teknolojik İzolasyon: ABD ve müttefikleri, Çin'in bu kaynak hakimiyetini bir ulusal güvenlik tehdidi olarak görmekte ve buna karşılık çip üretimi, yapay zekâ ve savunma teknolojileri gibi alanlarda Çin'i izole etmeye yönelik politikalar izlemektedir. Bu durum, "soğuk ticaret" ve "teknolojik duvarlar" olarak adlandırılan yeni bir dönemi başlatmıştır.
  • Ekonomik Model Asimetrisi:
    • Çin Modeli: Devlet destekli kapitalizm, merkezi planlama, uzun vadeli sanayi politikaları ve esnek emek maliyetleri üzerine kuruludur.
    • Batı Modeli: Liberal demokrasi, kurumsal denge ve seçim döngüleriyle sınırlı bir stratejik tepki kapasitesine sahiptir.
    • Bu asimetri, Batı ülkelerini rekabet edebilmek için "kurumları esnetmeye" itmekte ve bu durum otoriter popülist hareketlerin yükselişine zemin hazırlamaktadır.

1.2. İdeolojik ve Siyasi Farklılıklar

  • İdeolojik Maskeleme: Çin Komünist Partisi, resmi söyleminde Marksizm-Leninizm'i benimsemesine rağmen, pratikteki politikaları ulusal yükseliş, teknolojik özerklik ve jeopolitik güç elde etme hedeflerine odaklanmıştır.
  • Marksizm'den Sapma: Klasik Marksizm'in temel hedefleri olan insanın özgürleşmesi, doğayla uyum ve emeğin sömürüden kurtulması gibi kavramlar, Çin'in mevcut politikalarında yer almamaktadır.
  • Meşruiyet Aracı: "Komünist ütopya ulaşmak için maddi koşulların ( refah vs) tümü sağlanana kagar durmak yok" gibi söylemler, aslında devletin mutlak güçlenmesini ve sonsuz büyümeyi hedefleyen ideolojiyi meşrulaştırmak için bir iç meşruiyet aracı olarak kullanılmaktadır.

2. Çin'in Jeopolitik Yaklaşımı

Çin'in dış politika stratejisi, tarihsel ve kültürel kodlarından beslenen, ancak günümüzde pragmatik ve çıkar odaklı bir yapıya bürünen karmaşık bir nitelik sergilemektedir.

2.1. Tarihsel ve Kültürel Arka Plan

  • Yayılmacılık Karşıtı Gelenek: Tarihsel olarak Çin, Moğol veya Batı emperyalizmi gibi askeri yayılmacılık sergilememiştir. "Orta Krallık" anlayışı, askeri fetihten çok kültürel üstünlüğe dayanır.
  • Pasifist Felsefeler: Konfüçyüsçülük ve Budizm gibi Çin düşüncesini şekillendiren öğretiler, pasifist, uyumcu ve hiyerarşik bir yapıya sahiptir; ideolojik ihraç veya misyonerlik amacı gütmezler.

2.2. Güncel Strateji: Çıkar Odaklı Nüfuz

  • Stratejik Evrim: Soğuk Savaş sonrası dönemde "gizli kalmak, güçlenmek" stratejisini benimseyen Çin, günümüzde bu stratejiyi ticari ve stratejik nüfuz kurma hedefine dönüştürmüştür.
  • Değer İhracından Kaçınma: Çin, ABD veya Sovyetler Birliği gibi ideolojik saldırganlık sergilememekte ve kendi siyasi değerlerini diğer ülkelere ihraç etme çabası göstermemektedir.
  • Koşullu İş Birliği: Uygur meselesi gibi konularda dış eleştirileri "iç işi" olarak nitelendirerek reddetme ve bu eleştirileri susturmak için ticari baskı uygulama eğilimi, Çin'in "koşullu iş birliği" modelini benimsediğini göstermektedir. Bu, Çin'in dış politikasının çıkar odaklı ve pragmatik olduğunun bir kanıtıdır.

3. Küresel Düzeydeki Riskler ve Tehditler

İki süpergüç arasındaki rekabet, yalnızca tarafları değil, tüm insanlığı ilgilendiren ciddi riskler taşımaktadır.

  • Emekçi Demokrasi ve Sosyal Adalet: Çin'in bağımsız sendikaları ve toplumsal örgütlenmeyi bastıran sistemi, küresel liderlik rolüne yükselmesi durumunda, otoriter kalkınma modelini meşrulaştırarak emekçi haklarını dünya genelinde ikincil plana itme riski taşımaktadır.
  • İklim ve Ekolojik Kriz: Çin, yenilenebilir enerji teknolojilerinde lider konumda olmasına rağmen, aynı zamanda dünyanın en büyük kömür tüketicisi ve karbon salımcısıdır. Bu çelişkili durum, küresel iklim hedeflerine ulaşma yolundaki kolektif çabaları zayıflatmaktadır.
  • Nükleer ve Stratejik Tehdit: Taraflar arasında doğrudan bir askeri çatışma niyeti olmasa bile, Tayvan krizi ve Güney Çin Denizi'ndeki gerilimler gibi noktalar, yanlış hesaplamalar sonucu askeri bir çatışmaya dönüşme potansiyeli barındırmaktadır. Her iki tarafın da sahip olduğu nükleer silah stokları, bu potansiyel çatışmayı insanlık için varoluşsal bir riske dönüştürmektedir.

4. İş Birliği Potansiyeli ve Çözüm Yolları

Derin güvensizliğe rağmen, tarafların ortak çıkarları doğrultusunda iş birliği yapmalarını zorunlu kılan alanlar mevcuttur. Çatışmanın felakete dönüşmesini önlemek, bu alanlardaki diyaloğa ve küresel dayanışmaya bağlıdır.

4.1. Zorunlu İş Birliği Alanları ("Coopetition")

"Rekabet içinde iş birliği" (coopetition) modeli, çatışmayı yönetilebilir seviyede tutmak için bir çerçeve sunmaktadır.

Alan

Ortak Çıkar

Potansiyel

İklim Değişikliği

Varoluşsal tehdit

Güneş, rüzgâr, pil teknolojilerinde koordinasyon

Küresel Salgınlar

Sağlık güvenliği

Aşı dağıtım, veri paylaşımı

Nükleer Stratejik İstikrar

Karşılıklı imha riski

Silahsızlanma müzakereleri

Yapay Zekâ ve Siber Güvenlik

Kontrolsüz otomasyon riski

Uluslararası normlar

Küresel Güney Dengesi

Kutuplaşmadan kaçınma

BRICS, ASEAN, Afrika Birliği aracılığıyla arabuluculuk

4.2. Stratejik Öneriler ve Nihai Çıkarım

Analiz, rekabetin iyi-kötü ikilemine indirgenemeyeceğini ve her iki sistemin de kendi içsel çelişkileriyle yüzleşmesi gerektiğini belirtmektedir.

  • Öneriler:
    1. Taraflar, iklim, pandemi ve nükleer risk gibi varoluşsal tehditler üzerinde acil diyalog mekanizmaları kurmalıdır.
    2. Küresel Güney ülkeleri, kutuplaşmanın bir nesnesi olmak yerine çatışmayı dengeleyici bir aktör rolü üstlenmelidir.
    3. Emekçi hareketleri, çevreciler ve gençler gibi ulus-ötesi aktörler, insani dayanışma ağları geliştirerek devletler arası rekabetin yıkıcı etkilerine karşı durmalıdır.
  • Temel Çıkarımlar:
    • Hegemonya, kimin elinde olursa olsun, halka hizmet etmekten çok sistemi korumaya yöneliktir.
    • Çin’in kültürel olarak yayılmacı olmaması, stratejik olarak baskıcı olamayacağı anlamına gelmez.
    • Gerilimin felakete dönüşmesini önleyecek olan, devletler değil, küresel sivil toplum, bilim camiası ve uluslararası kurumların dayanışmasıdır.

Nihai Gerçek: Dünya düzeni, yeni bir hegemonla değil, hegemonyasız bir dayanışma vizyonuyla kurtarılabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

VERESİYE SATAN PEŞİN SATAN..

Sınıf Sendikacılığı Bağlamında Türkiye'de Memur Sendika Hareketi

Zamanın Labirentinde Kaybolmak: Paylaşılamayan Anlar, Geriye Doğru Büyüyen Yaslar