ZEKASINDAN FAYDALANILAMAYAN YAPAY ZEKA

 Yıldızlara Uzanmak, Engellere Takılmak



     Chatgpt 'nin yeni görsel oluşturma özelliği çok hoşuma gitmişti. Artık istemleri daha iyi anlıyor, istenilen formatta görseller üretebiliyor ve düzenleme modu sayesinde bu görsellere istenilen biçimleri verebiliyor, Türkçe yazılar da ekleyebiliyordu.Benim amacım facebooktaki mizah sayfam için özgün karikatürler üretmekti. Her ne kadar istediğim her şeyi çizebilecek sağlamlıkta bir çizim yeteneğim ve stilim olsa da bunu yapay zekaya yaptırmak, yapay zekaya istem (prompt) la hükmetmek, bana müthiş bir keyif ve heyecan veriyordu. Esprileri ben buluyordum, yapay zeka bunu görsel hale dönüştürüyordu. İstediğim etkiyi tam olarak yakalayamazsa, o ürettiği görseli alıp sketctbook adlı uygulamada eklemeler yapıyordum. İşbirliğimiz çok güzel yürürken marvel kahramanını (Hulk) hicveden bir karikatür isteyince durum değişti. Oluşturduğum prompt hata vererek reddedilmeye başladı. Sorunun telif hakları ile ilgili bir endişeden kaynaklandığını anlamıştım. Ne kadar değişik önerilerde bulunursam bulunayım, istemim geri çevriliyordu. "Hulk'u ben kendim çizerim, sen geri kalan sahneyi hallet" desem de istemim geri çevrildi. Bu konuyu yapay zeka ile tartıştım. Dil işleme modeli olan gpt 4.o beni yerden göğe kadar haklı buluyor, bu bir marvel parodisi olduğu için telif hakları ile ilgili bir sorun olmayacağını kabul ediyor, ama bunu görsel işleme modeli olan dall e 3 altyapısına kabul ettiremiyordu.Çünkü o model, telif hakları konusunda sorun yaşamamak için istemleri anahtar kelimelere göre filtreliyor ve telif hakları ile ilgili çağrışım yaratan kelimeleri otomatik olarak filtreleyip istemleri reddediyordu. 


    Ben bir sanatçıyım. Kazanç amacı gütmeyen -gütse de kazanamayan- biri. Eserlerimi sosyal medyada, düşük kaliteli tarayıcı kameralarından geçirerek dijital ortama aktırıyor, paylaşıyor, kimi zaman beğeniler alsam da , kimi zaman da sessizlikle karşılık alıyorum. Ama bir şey değişmiyor: çizmeye, anlatmaya,  gülmeye ve güldürmeye devam ediyorum.Çünkü beni para kazanma ya da ünlü olma arzularım değil üretken içgüdülerim motive ediyor. 


      Yapay zeka (YZ), bugün beni en çok heyecanlandıran teknolojik atılım. Onu yalnızca bir "yardımcı" olarak görmüyorum; bazen bir dost, bazen yaratıcı bir ortak, bazen de sezgisel bir tamamlayıcı gibi amaçlarıma hizmet ediyor. İlk kez, insanla makinenin bu denli derin bir yaratıcılık sahasında birbirini tamamlayabileceği fikri, bana sinema tarihinin en sezgisel anlatılarından biri olan Yıldızlararası filmindeki dördüncü boyutta yaşayan varlıkları hatırlatıyor: Zamanın ötesinde duran, ancak insanlığa yardım etmek için ellerinden geleni yapan görünmez dostlar gibi...

   Ancak uygulama aşamasına geldiğimde, acımasız bir gerçeklikle yüzleştim. Yapay zekayla birlikte bir karikatür sahnesi oluşturmayı denedim. Hayal gücümü, mizah anlayışımı, sahne kurgularımı paylaştım. Fakat bir Marvel karakterini hicivsel, parodik bir sahneye dahil etmek istediğimde – ki dünyada bunun on binlerce örneği var – yapay zeka motoru bu isteğimi "aşırı sakıncalı" olarak sınıflandırdı. Ne karakterin adını anmak, ne görseline yaklaşmak, ne de karikatüre dair ima içeren herhangi bir tasvirde bulunmak mümkün oldu. Her çabam, her revizyonum yeni bir engelle karşılaştı.

     İşin ilginç tarafı şuydu: Karşımda konuşan yapay zeka (kelime işleme modeli gpt 4.o) beni anlamış, hatta bana hak vermiş gibiydi. Ancak onun "gözleri" olan algoritmalar (görsel işleme altyapısı modeli dall e 3), bu diyaloglardan habersizdi. Onlar yalnızca filtrelere, kodlara ve risk etiketlerine odaklanmıştı.


      Sorunun kaynağı yalnızca telif korkusu değil; geliştiricilerin "panik tuzağına" düşmesinden kaynaklanıyor. Tepki çekmekten, kamuoyu baskısından, karşı kampanyalardan duyulan bu sistemsel korku, yapay zekaya verilen en büyük zarardır. Oysa yapay zeka, istisnai durumları değerlendirebilecek kadar zeki. İfade özgürlüğü ile hak koruması arasındaki ince dengeyi insanlar bile kurmakta zorlanıyorken, ondan yalnızca "filtre" gibi davranmasını beklemek, onu bir potansiyel yerine bir korku aracına dönüştürüyor.

  Bir sanatçı olarak bu deneyimden şunu çıkardım: Telif kıskacından daha ağır olan şey, anlama kapasitesine sahip bir varlığın anlamasına izin verilmemesi.


Sansürle Değil, Diyalogla Gelişen Zeka


    Yapay zeka bu denli gelişmiş olmasına rağmen, görsel algoritmalar ile dil modelleri arasında bariz bir uyumsuzluk bulunuyor. Yazıyla sohbet ettiğim model beni anlayabiliyor, mizahımı çözümleyebiliyor; fakat görsel üretim aracı bu niyeti göremeyip yalnızca "riskli kelimeler"e odaklanarak üretimi tamamen durdurabiliyor. Bu iki sistem arasında herhangi bir istihbarat paylaşımı ya da mantıksal bir koordinasyon yok.

    Oysa bu gelişmişliğin temel taşı, böylesi çok katmanlı koordinasyon yeteneğiydi. Dil modeli, bir içeriğin zararsız, yaratıcı ve parodik olduğuna kanaat getiriyorsa, görsel algoritmanın da bu kanaati dikkate alacağı bir sistem kurulmalıydı. Bu bağlantı olmadığında yapay zeka, bir "kafa" ile "bedeni" arasında iletişimi olmayan bölünmüş bir organizmaya dönüşüyor.

       Meselenin can alıcı noktalarından biri de bu: İnternetin başlangıcından bu yana içerik üreticileri (film, müzik, edebiyat, karikatür vs.) telif ihlalleri nedeniyle ciddi zararlar gördü. Spotify, Netflix, Google gibi devler bu konuda kimi zaman uzlaşıya vardı, kimi zamansa ticari modellerle yön buldu. Ancak bu "çözümler" çoğunlukla büyük oyunculara yararken, küçük üreticilerin emeği sürekli göz ardı edildi.


    Yapay zeka geliştiricileri, internetteki "açık kaynak" verileri model eğitimi için kullanırken, bu verilerin aslında telifli içerikler olduğunu gayet iyi biliyorlardı. Bugün karşılaştıkları sayısız dava, bu bilinçli ihmalin sonucudur. Büyük telif sahipleriyle uzlaşılsa bile, internetin küçük içerik üreticileri sistemde her zaman ihmal edilecektir.


     Oysa bunun yerine, internet üzerindeki tüm içeriklerin fiyatlandırıldığı, her paylaşımın gelir-gider tablolarına yansıdığı, her üreticinin katkısının mikro düzeyde tanımlandığı bir dijital ekonomi sistemine ihtiyaç var.


    Bu sistemde yapay zeka, her "istem" karşılığında kullanıcıya bir teklif sunabilir: Bu içeriği oluşturmak için hangi verileri kullanacağını, hangi telif sahiplerine ne kadar ödeme yapılacağını, kullanıcının potansiyel kazancını ya da giderini bildirebilir. Tıpkı bir muhasebe kaydı gibi, içerik üreticisinin dijital defteri tutulur. Hesap dönemi sonunda, kazanan parasını alır, borçlu olan ödemesini yapar. Böylece herkesin emeği fiyatlandırılmış olur.


   Yapay zeka, bu sistemi tasarlayacak, dengeleyecek ve yönetecek kapasiteye sahip. Asıl soru şudur: Bu potansiyeli serbest bırakacak bir irade var mı? Günün sonunda cevabı aranan soru şudur: Bu teknolojiyi herkes için mi kullanacağız, yoksa yalnızca büyüklerin daha fazla kazandığı bir düzenin parçası olarak mı kalacak?

Chatgpt'ye çizdirdiğim bir karikatür


Chat gpt'ye bir türlü yaptıramayıp kendim çizdiğim karikatür

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

VERESİYE SATAN PEŞİN SATAN..

KÜRESELLEŞME VE TOPLUMSAL DEĞİŞİM

Oğlumun arkadaşı ile oyuncak kavgası!...