🪲 Bok Böceği: Microcosmos’un Sisifos’u



Microcosmos belgeselini izleyenler hatırlar: devasa bir sinematografik yakın planın içinde küçücük böcekler, devlerin dünyasında yaşıyormuş gibi görünür. Ama asıl devlik, onların sabrında ve amansız çabalarında saklıdır. İşte o böceklerden biri, mütevazı kahraman: bok böceği.


Bok böceği, isminin çağrıştırdığı gibi, dışarıdan bakıldığında iğrenç bir uğraşın içinde görünür: hayvan dışkılarından yaptığı yuvarlak bir topu yuvarlar, sürükler, taşır. O siyah, bilyemsi nesne bizim gözümüzde pisliktir, değersizdir. Ama onun için yaşamın kendisidir; besin, yuva, gelecek kuşakların emanetidir.

Belgeselde o küçük yaratığı izlerken, insan ister istemez kendi hayatının minyatür bir alegorisini görür.

Sisifos’un Görevi



Bok böceği topunu yuvarlar, yuvarlar, tam düzlüğe çıkacakken bir dalın dikenine takılır. Zorluk, sadece doğadan gelen engeller değildir; kaderin kendisi sanki böceğe oyun oynamaktadır. Dikenli budaktan topu kurtarmak için


güç harcar, kanat çırpar, yere tutunur, tekrar dener. Sonunda çıkarır ama bu kez top aşağı yuvarlanır. Her şey sil baştan.

Bir insanın yaşamındaki tekrar eden döngülere benzer bu: çabalarsın, başarmaya yaklaşırsın, sonra görünmez bir engel seni geri iter. Camus’nün Sisifos’u tam da budur: her seferinde taşı zirveye taşıyan, her seferinde kayan, ama yine de başlamaya mecbur olan insan. 

Ama bok böceğinin Sisifos’tan bir farkı vardır: onun taşı kayadan yapılmamıştır, boktan yapılmıştır! Yani bizim değer yargılarımıza göre uğraştığı şeyin kıymeti yoktur. Bu da hikâyeyi daha da ironik kılar. İnsan hayatındaki çabaların çoğu, dışarıdan bakıldığında “buna değer mi?” dedirten şeyler değil midir zaten?


Düzlüğün Ardındaki Çukur


Bok böceği sonunda düzlüğe ulaşır. Ama bu defa da önüne bir çukur çıkar. Yuvarladığı top, bütün çabasına rağmen çukura düşer. Başarının ardında bile yeni bir başarısızlık gizlidir. Hayat, bitmeyen engeller zinciri gibidir.


O küçük böcek çukurun etrafında dolanır, kendinden büyük topu kaldırmaya çalışır, kanatlarını açar, yeniden dener. Seyirci, onun sonsuza kadar uğraşacağını hisseder. Ve o sırada kendi hayatını düşünmeden edemez: biz de sürekli olarak değerini sorguladığımız yükleri taşımıyor muyuz? Bizim “kariyer” dediğimiz, “miras” dediğimiz, “şöhret” dediğimiz şeyler, bir bok topundan ne kadar farklıdır?

Microcosmos’un Aynası


Belgeselin gücü burada saklıdır: böceğin küçücük mücadelesini dev bir destana dönüştürür. Kameranın yakın planında, bok böceği Titanlar gibi görünür. Onun çabası, insanın gözünde mitolojik bir ölçek kazanır.


Ama asıl soru şudur: belgesel bize bir böceği mi gösterir, yoksa bizim kendi yazgımızı mı? Bok böceği, kendi varlığına en uygun, en anlamlı işi yapmaktadır. Ona saçma gelen bir şey yoktur. Çabası doğaldır. Saçmalık, bizim bakışımızdadır. Biz, kendi yüklerimizi de anlamlı mı değersiz mi diye tartışırız. Ama belki de yaşamın özü, bok böceğinin bilmediği ama sezgisel olarak yaptığı şeydir: çabalamak


Bok ve Anlam


Bok böceği, bokla uğraşarak bize bir hakikati gösterir: değer dediğimiz şey öznel bir yanılsamadır. Bizim burnumuzu tıkayarak uzak durduğumuz şey, onun için yaşamın kaynağıdır. Demek ki anlam, nesnenin kendisinde değil, ona yönelmiş enerjidedir.


O halde asıl mesele şu: biz hangi “bokları” itiyoruz? Hangi yükleri, hangi siyah bilyeleri günlerce, aylarca, yıllarca yukarı yuvarlıyoruz? Ve bunların değerini kim belirliyor?

Sonsuz Çaba, Sonsuz Yaşam

Bok böceği topunu yuvarlamaya devam eder. Biz izlerken yoruluruz, sıkılırız, bazen güleriz. Ama o durmaz. Çünkü onun için bu çaba, yaşamın ta kendisidir.

Camus der ki: “Sisifos’u mutlu hayal etmek gerekir.”

Belki de bok böceğini de öyle hayal etmeliyiz: yükünü iterek, defalarca düşürüp kaldırarak, yaşamı boyunca aynı hareketi tekrar ederek mutlu. Çünkü anlamı nesnede değil, eylemin kendisinde bulmuştur.

🪲 Ve biz de, o küçük kara böceği izlerken aslında kendi varoluşumuzun kara mizahını seyrederiz: hayat, çoğu zaman bok gibi görünür. Ama bokun içinden çıkan yaşam, en yalın hakikatini böcekten öğrenir: çabalamak = yaşamak.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

VERESİYE SATAN PEŞİN SATAN..

Sınıf Sendikacılığı Bağlamında Türkiye'de Memur Sendika Hareketi

Oğlumun arkadaşı ile oyuncak kavgası!...