Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Feryad

  Kafka'nın kocaman dev bir böceğe dönüşen kahramanı Samsa'yı bilmeyen pek azdır her halde.Dönüşüm, kendi kimliğini ve özgün varoluşunu koruma yönünde girilen bireysel bir savaş ve bu uğurda uğranılan yenilginin alegorisi olarak da yorumlanabilir.Birey topluma karşı eli kolu bağlı,çaresizdir.Çünkü onun infazı,koruma alanı olması gereken aile kurumu içinde gerçekleşmektedir.Gregor Samsa'nın ailesi, onun dönüşümünü kabul etmez,düzelir diye beklerler,fakat bunun mümkün olmadığını anlayınca ölümüne karar verirler.Bu büyük etkileyici hikaye,modern edebiyatta ailenin sorgulanmasının mihenk taşı oldu.Bu tür yapıtlar dönüp dolaşıp Dönüşüm'ü referans yaptılar kendilerine. Natalie Bettelheim "Howl" adlı kısa filminde akla Dönüşüm hikayesini getiren bir hikaye anlatmaya soyunmuş.Bir kadın,bebeğinde bir takım değişimler seziyor,bunları görmezden gelmeye çalışıyor,fakat daha sonra bu durumla başa çıkmaya çalışıyor.En sonunda bu durumu kabul etmek zorunda kalsa da,bu...

Kadına Şiddet

Resim
Kadına karşı şiddet,evrensel bir sorundur ve ne yazık ki dünyanın her yerinde vardır.Ama bizim toplumumuzda dünyanın her yerinde görülenden daha fazla bir şey vardır.Polisinden savcısına,din adamından öğretmenine kadar her mertebede normal sayılan,erkeğe ihsan edilmiş bir hak gibi algılanan bir olgudur...Bu nedenle davaların sonuçsuz kalmasında,polisin olay yerine hep geç gelmesinde,zorbaların kovuşturulmamasında, şiddetin toplumca normal karşılanmasının büyük payı vardır...

Acının Betimlenmesi

Resim
Resim :Bessonov Kadın korkunç bir şekilde asılmış,ama acısını görmeyelim diye saklanmış yüzü .Adam sanki eziyet etmiyor da normal birşey yapıyormuş gibi yüzünde vakur bir ifade.İnfazcılar bir dans gösterisi mi izliyorlar?Kadının bedeni gayet estetik,seksi,mükemmel...Acıda n daha başka bir şeye,haz ve şehvete davetiye çıkarır gibi.Burada korkunç gözüken hiç birşey yok.Demek ki trajik olan şeyi belli bir takım göste rgeler yardımı ile algılayabiliyoruz.İfade,jestle r ve davranışların dramatize edilmesi sayesinde.Duygularımız manipüle edilmedikçe olup bitenlerin içindeki trajediyi algılayamıyoruz.Belki sanatçı bizim bu gerçekle yüz yüze gelmemizi istediği için Akedemik görselleştirmeye ve mükemmelleştirmeye başvurdu.. .İnsan olarak algı dünyamızdaki bu kusur nedeni ile hakikate ulaşmakta zorlanıyoruz.Gerçekliğin pornografiye dönüşmesi tehlikesi her zaman mevcut.Acaba sanatçı pornografiye savrulmadan trajik olanı nasıl ifade eder?Bu da sanatın önemli bir sorunu...

Chopin'in dokunuşları

Resim
Pkuczy'nin bu mükemmel çiziminde Chopin piyano çalıyor.Piyanosu elektrik tellerine bağlı.Çok uzaklara,çağının ötesine enerji taşıyor.Sanatın o yüce büyük enerjisini.Büyük,soylu,fazla bir karşılık ummadan yapan yüreğin ve aklın santralinden doğan o mucizevi,o bitmez tükenmez  hazineyi.Boşuna yaşamamamız gerektiğini ...Bütün yıkıcılığına rağmen, insanın her şeyi yeniden kurabileceğini,daha iyi dünyalar yaratabileceğini.. Elektrik ve elektronik Chopin gibi büyük sanatçıların eserlerini herkes dinleyebilsin diye icad edilmedi.Fakat bu büyük sanatçıların eserlerini her yere ve herkese taşıma misyonunu yerine getiremese idi,inanın teknoloji pek de işe yaramazdı...

Savaşın Gerçek Galibi...

Resim
Karikatür : Pkuczy Karikatür bizi anlatıyor sanki.Ne kadar zor ülkemiz için barış!...Ne kadar uzağına düştük halkların kardeşliğinin... "Üç kişi onlar öldürdü ise beş kişi de biz öldürelim,onlara gününü gösterelim" diyenler bu kadar güçlü bu kadar her şeye hakimken, barışın hayalini bile kurmak imkansız denilecek kadar zor. Bizim ülkemizde akbabalardan ve başka türlü leş yiyicilerden başka hiç kimse zafer kazanamayacak... Görelim bu gerçeği artık....

Kan Davası

Resim
Bu kan ne zaman dinecek?Türk tarafı diyor ki PKK silah bırakmadan bu bitmez.Ama diğer taraftakiler,silah bırakıp eylemsizlik kararı aldığımızda bile devlet operasyon yapmaktan vazgeçmediği için silah bırakmıyoruz diyorlar.Kimsenin itiraf etmek istemediği gerçekse,ortada bir kan davası olduğudur." Kana kan,intikam! "diye son olaylardan sonra çığlık ve nara atanlar,kendilerini vatanseverlik yalanı ile uyutmaktadırlar.Kan gütmekten vazgeçmedikçe bu kaos ve vahşet ortamı belki 30 yıl daha son bulmayacak,daha analarımız çok gözyaşı dökecektir.

Durmak Yok!...Ölmeye,Öldürmeye devam...

Resim
Bugün yine şehit haberleri...Dişler bileecek,ağıtlar yakılıp,hamasi sözler eşliğiğinde intikam yeminleri edilecek..Sonra ne olacağı belli.Geniş çaplı operasyonlar,Kandil dağına bombalar yağdırılıp terörist ölü sayısının çokluğuna bağlı olarak,canavarın yüreğine su,pardon kan serpilecek...Sonra ne olacak?Pkk tarafından misillemeler,dehşete düşüren kanlı pusu ve baskınlar,intihar saldırıları,sivilleri hedef alan kanlı eylemler..Sonra yeni askeri operasyonlar...Bu hikayeyi ezbere bliyoruz.Ama belki de bıkmıyoruz,doyamıyoruz ve bu nedenle otuz yıl daha seyretmeye hazırız.Bu kanlı oyundan zevk alan olduğunu sanmıyorum.Ruh hastalarının bile "yeter artık sıkıldım" diyeceği kadar uzun zaman geçti çünkü. Bu kan gölünün üzerinde hiç bir zafer inşa edilemez.Ne Türkiye'nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü,ne de PKK'nın peşinde olduğu söylenen Bağımsız Kürt Devleti,bu kan gölünün üzerinde hayatta  kalamaz artık ;Herkes herkes,yeter artık,bitsin artık dediği halde bu her geçen gü...

Yaşlanmak üzerine...

Resim
Geçmişin üzerine kıskançlıkla kapanmak,gençlikte ve çocuklukta zevk edindiğin şeylere tapınmak,geçmişle ilgili gerçek olmayan hayaller kurup sahte efsaneler yaratmak..Bütün bunların gösterdiği şey,dünyanın bozulması,çürümesi değil, senin yaşlanmakta olduğundur...
Resim
İETT otobüsünde şortlu bir sporcuya bir adam, herkesin gözü önünde dayak atıyor.Kimsenin gıkı çıkmıyor,adam indikten sonra ağlayan kıza kimse destek çıkmadığı gibi, inerken arkasından "sen de kaşındın!" diye bağırıyorlar. .Ne yazık ki gerçek Türkiye ve gerçek Türk insanı bu.. .giyim kuşam ve yaşam tarzı üzerinden tüm toplumu baskı altında tutmaya kalkan taşra vandalizmini iktidara taşıyacak bir "asansör" işlevi gördüğü için bu günkü hükümet bu kadar oy aldı..yoksa birilerinin sandığı gibi Türkiyeye çağ atlattığı için değil

Yeni Bİr DÜnya

Resim
Günümüz dünyasında bir Amerika vatandaşının aşırı tüketen obezliğinin de,Afrika'nın belli kesimlerinde açlıktan kırılanların da nedeni,aşırı tüketim fikri üzerine kurulu üretim anlayışıdır.Aşırı üretim ve tüketim üzerine kurulu siyasi ve iktisadi sistem reddedilmedikçe,günümüzün dünyasında gerçek bir sosyalizm asla mümkün olamayacaktır.

Bırakınız yıkılsınlar,bırakınız çöksünler!...

Resim
Dünyanın en müsrif ülkesi ABD'nin kredi notu azıcık düştü diye yaratılan paniğe bakınız!...Bu büyük emperyalist gücün vatandaşların obezliğinin sürüp gitmesini, refah ya da istikrarımız(!) adına şart koşuyorlar hepimize.Oysa dünyamızın kurtuluşu için Abd iktisadi sisteminin çökmesi şarttır.Bu güç ayakta kaldıkça insanla barışık,doğa ile uyumlu bir dünya asla kurulamayacaktır...Adam Smith gibi söylemenin zamanı çoktan gelmiştir :Bırakınız yıkılsın,bırakınız çöksün!...

Bağcıyı Dövmek!...

Resim
Yeterli delil olmasa bile, eldeki belgelere göre fenerbahçe küme düşürülebilecekken,federasyon ligin şaibeli bir şekilde başlamasını göze alıp iddianameyi beklemeye karar verdi.İddianameden sonra da diyecekler ki,davanın sonuçlanmasını bekleyelim.Anlaşıldı bunların amacı üzüm yemek değil bağcı dövmek.Şike operasyonu değil Aziz Yıldırım operasyonu imiş bu bir çok Fenerbahçelinin iddia ettiği gibi...

Hrant Dink Davası...

Resim
  Tarihimizin en utanç verici olaylarından biri de Hrant Dink'in katledilmesi idi.Hem bu cinayetin nedeninden dolayı,hem de bu cinayetin sistematik bir şekilde tasarlanp uygulanması nedeniyle. Cenazesine gidemedim,ama yüreğim"hepimiz Hrant'ız,hepimiz Ermeniyiz!"diye bağıranların yanındaydı.Türk olmamdan utanç duyduğum bir gündü onun katledilişi.Cinayeti işleyenlerin bunu bütün türklüğe maletmek istemesindeki gayretkeşlik nedeniyle utanç duyuyordum.Ayakkabısındaki delik nedeniyle utanç duyuyordum.O delik,bu memleketin barbar/eşkiya muktedirleriyle hiç bir ilişkisi olmadığının açık bir belgesi idi;paraya,güce ve iktidara adanmamış bir gövdenin böyle kanlar içinde yatmasından utanç duyuyordum.Cinayet sonrası kulağımıza gelenler utancımı daha da artırıyordu.Bütün deliller,bunun bir sistematik devlet cinayeti olduğunu gösteriyordu.Tetikçi ve tezgahçılar maşadan başka bir şey değildi.Ama cinayete giden yola kırmızı halı serenler yargılanmaktan muaf gibiydiler.Onlara k...

29 Haziran 2011 Çarşamba

Resim
Bu havalar ne zaman ısınacak sahi?Şu anda gece yarısını geçti.Üşüdüğümü hissediyorum.Hava raporuna bakılırsa,Akçakoca'da yarın ve öbürgün çok bulutlu.Sağanak yağış olasılığı da yüksek.Hayli yağışlı geçen yaz mevsimini hatırlıyorum,ama böylesi hiç olmamıştı daha önce.Yaz mevsiminde nadir olarak yağiş olmasına alışığım Ankara'dan.Fakat geçen haftadan gördüğüm kadarıyla Ankara gibi kurak bir şehir bile hiç alışık olmadığı bir yaz mevsimi geçiriyor.Bulunduğum yer,Akçakoca,Karadeniz kıyısında olması nedeniyle yaz yağışlarının olağan olduğu bir yer.Ama gel gör ki,yaz mevsiminde soğuk ve yağışlı havalar bu denli inatçı değildi.Bir gün yağıyorsa ertesi gün mutlaka yerini temiz ve pırıl pırıl bir havaya bırakırdı.Şimdilerde soğuk inatlaşıyor.Bu olağandışı hava şartları,Akçakoca ekonomisinin belini büktü zaten.Fındık tarımı çöktü resmen.Ağaçlarda beklenilen fındık miktarının onda birinin bile olmadığını söylüyor üreticiler.Fındık olmayınca bütün bir Akçakoca ekonomisi tepe takla oluyo...

Beğendiğim Bloglar: Eskiz Defteri...

Resim
Bu kız kardeşimin blogu.Henüz yeni başladı yazmaya.İyi yazabileceğini bildiğim için onu ben teşvik ettim blog oluşturmaya.O zaten hep meraklı idi yazıp çizmeye..Biz üç kardeştik.Yani ana bir baba bir kardeşler demek istedim.Başka kardeşlerim de var.Onları öz be öz olanlardan ayırt ettiğim sanılmasın.Biz üç kardeştik derken,birlikte büyüdüğümüz kardeşleri kastediyorum.Baba bir anne ayrı ablalarımız evli oldukları için ayrı bir dünya kurmuşlardı.Bu açıklamaları yapıyorum ki,eğer Ablalarım okurlarsa,ayrımcılık yapıyorum sanıp alınmasınlar...İşte üç kardeş;Ayşe,Sinan ve ben...En küçük kardeşim Sinan ile bolca kitap okur,okuduklarımızı yüksek sesle tartışırdık.Ayşe'yi adam yerine pek koymazdık(!) bu nedenle O,bizim tartışmalarımızı gizli gizli dinler,defterine bir şeyler yazardı.O defteri de bizden bucak bucak saklardı.Elimize defterini geçirdiğimizde vay haline...Yazdıkları ile dalga geçerdik.Aman Tanrım,ne zalim çocuklardık!Fakat bir gün yazılarını ciddi bir şekilde okuduğumda,onun h...

Ankara Dünyanın Neresinde Yer Alır?

devin uyanışı | izlesene.com Bu kısa film New York  ya da Los Angeles gibi şehirler örnek alınaak yapılmış.Dev adamlarla minik adamlar aynı ortamı paylaşıyorlar bu şehirde.Cüce adamların içine koskoca bir yemek işleme fabrikası kurdukları yer,dev adamlardan birinin pizzasının artığı..Minik adamlar her yeri sarmışlar.Ama onların yarattığı uygarlık dev adam için çöplük,kokuşma ve kirlenme anlamına geliyor.Bir elektrik süpürgesi sipariş ediyor ve minik adamların (haşere ve böceklerin!)  oracıkta kurmuş oldukları kent, kısa bir zamanda silinip süpürülüyor. Hollywood'un hızlı kurgu ve görsel efektlerine,manipülatif müziğine karşı bir antipatiniz yoksa zevkle izleyebileceğiniz türden bir kısa film.Bu film beni türlü türlü düşüncelere sürükledi.Devasa metrpollerdeki  içindeki sınıf mücadelesi,bu savaşta güçlerin  eşitsiz ve adaletsiz dağılımı üzerine düşünmeye  davet ediyordu bizi .Birileri orada sonsuza kadar sürebilecek bir yaşam tarzı bir kültür yapabilir,ama...

Korsanlar Prensi!...

Resim
Rodney Pike'ın photoshop ile yaptığı karikatür/forto-maniplasyon'ları o kadar hoşuma gitti ki,ben de bir Jonny Deep/J. Sparrow yapayım dedim.Pike'ınkiler kadar mükemmel olmadı.Ayrıca photoshop izleri belli.Zaten Rodney Pike'a yetişebileceğimi hiç sanmıyorum.Gene de fena olmadı.En azından Jonny Deep'in suratındaki o hınzır ifadeyi yansıtabildim sanıyorum. Rodney Pike'ın olağanüstü güzel çalışmalarına göz atmak için blogunu ziyaret etmeniz şiddetle tavsiye olunur : http://rwpike.blogspot.com/

İnsanlığın dünyası daha az vahşet mi içeriyor?

Resim
Oğlum büyüdükçe soruları çoğalıyor.Onun büyümesi ile sorularının güçlüğü de artıyor.Hayvanların birbirini yemesi,ona normal geliyordu,besbelli ki son zamanlarda bunun trajik bir şey olduğunu fark etmiş ."Neden hayvanlar birbirini yiyorlar?" diye soruyor.Aslında tam ifade edebilse sorusu şöyle olacak belki: "Neden hayvanlar birbirini yemek zorundalar?" Çocuk büyüdükçe ölümün de son derece trajik bir şey olduğunu seziyor çünkü.Bir hayvanın bir başka hayvanı yemek için öldürmek zorunda olduğunu kabul edebilse de,ölen bir yaratığın bir daha yaşama dönemeyeceğini sezgisel olarak kavramaya başladı.Bunları biliyorum,anlıyorum.Elimden geldiği kadar ona dürüst yanıtlar vermeye çalışıyorum,ama bu soruya cevap vermekte zorlanınca,yalan söyleyerek "kıvırıyorum" . "Hayvanlar yaşamak için birbirlerini öldürmek zorunda olsa da,biz insanlar başka canlıları öldürmeyiz..Biz marketten alırız yiyeceklerimizi" diyorum:-)) Gün gelecek aslında ona kocaman bir ya...

Güncel Sanat olaylarını sıcağı sıcağına takip etmek için...

Resim
Sanatla ilgilenen bu sayfa takipçisi arkadaşlara artgalerim.com sitesine bir göz atmalarını tavsiye ediyoruz.Güncel sanat olaylarını video kliplerle veren bu site ,çok kapsamlı bir Tv güncel sanat kanalı niteliğinde. Bu siteden ayrıca on line olarak tablo siparişi yapmak da mümkün.Yalnız görsel ve sahne sanatları değil edebiyat ve yayıncılık dünyası ile ilgili gelişmelere yer verildiğini de belirtelim.Ben bu siteyi fevorilerime ekledim.Her gün göz atıyorum ve oldukça yararlanıyorum. Siteye ulaşmak için .artgalerim.com

Cennetteki Gözyaşları

Resim
Bu resim,çekti götürdü karmaşık duygulara beni. Vuland diye bir imza var üstünde..Kimdir bilmiyorum. Salvador Dali resimlerine benziyor .Gerçeküstücülük akımının etkisi olmadığını söylemek imkansız.Dalininkiler kada karmakarışık bir kompozisyona sahip olmasa da ,oldukça yalın görünse de, açıklamak zor yine de bu resmi.Sizlerde nasıl duygular uyandırdığını bilemem ama bende hüzün yarattı.Sanki geçmişte yaşadığım bir duygu ile ilgili resim bu .Karşıda yanardağın tüflerinde,birbirine sarılmış iki sevgilinin resmi .Önde bir denizkızı var,bir kayaya sarılmış.Yüzünü göstermemiş,ama ağladığı belli.İleride,şahlanan bir at var.Beyaz,çok güzel görünümlü bir at.Denizin dibinden mi fırlamış?Etrafına köpükler ve binlerce su damlacığı saçmış...Denizkızı kayaya sarılıp ağlarken,bir akvaryumda gibi görüyoruz onu . Deniz birden bire kesilmiş,aniden görünmez bir duvar oluşmuş gibi. Dipte,balıklar ve katil balinalar.Sağduyuya aykırı bir şekilde betimlenmiş sanki bu balinalar.Olduklarından daha küçü...

Geçmiş Zaman Olur ki...

Resim
Uploaded with ImageShack.us Bir yerden hatırladınız mı bu karikatürü?Bunu ben çizdim çizmesine;ama buluş bana ait değil.İlk kimin çizdiğini bilmediğim,ama değişik çizerler tarafından tekrar tekrar çizilmiş bir karikatür...Ta çocukluğumdan hatırlıyorum..Ne gülmüştüm!..Aradan geçen zamana rağmen bir şey kaybetmemiş komikliğinden.Başka başka çizerler tarafından tekrar çizilip yeniden üretildiğine göre bunu görüp sevenler unutulmasını istemiyor olmalılar benim gibi...Ben unutmuştum aslında,teyze kızı hatırlatmıştı bana,"böyle bir karikatür vardı,hatırlıyor musun abicim?" demişti.Bunun unutulmasının haksızlık olacağına inandığım için yeniden çizdim.Eskiden gülüp geçerdim,altı üstü bir karikatürdü o zamanlar benim için.Ama artık neden komik olduğunun da cevabını bulmak zorunda hissediyorum kendimi. İntihar acı bir olay,her zaman hüzün yaratır,ama burada işin komik bir tarafı da olabileceği izlenimi yaratılmış.Balonla intihar eden balığın davranışının,adamınki ile mükemmel bir simet...

11 eylülü hatırlamak...

Resim
Uploaded with ImageShack.us Aradan 10 yılgeçmiş hatırlamakta biraz zorlanıyorum..Usamenin adamları olduğu söylenen kişiler Abd'yi buna benzeyen bir şekilde vurdulardı.. Öyle mi oldu idi gerçekten? .Gerçekler ortaya çıkınca en tutucu Amerikalıların bile dudağını uçuklatacak şeyler mi vardı yoksa?... Usame değil de bu gerçekler gömülmek istendi belki okyanusa ..Aslına bakarsan ben 11 eylül saldırılarını El Kaidenin gerçekleştirdiğine de,Abd'nin ve Cia'nın 10 senedie Usamenin nerede olduğunu bilmediğine de bir türlü ikna olamadım...

Derin denizlere gömülen korku

Resim
Usame Bin Ladin'i öldürdüğü söylenen CIA'in cesedini denize gömmesinin nedeni,adına türbe yapılıp şefaat dilenilmesini engellemekmiş.Amerikalılar Usame'nin bir direniş sembolü ve figürüne dönüşmesinden ödü patlıyor besbelli.Fakat kendini Usame ilan edenlerden,Usamenin aslında ölmediği hatta ölümsüz olduğu iddialarının vereceği ilhamdan nasıl koruyacak acaba?Usamenin, deniz Tanrısı Neptün gibi elinde üç dişli yabası ile dirilip cihat ilan etmesi için mi gömdüler onu oraya?..(Dikkat:Üç dişli yaba yalnız mitolojik denizler tanrısı Neptün'ün değil şeytanın/mefistonun da simgesidir aynı zamanda!)Bir cinayet işledikten sonra delilleri yok etmek için cesedi denize atan o klişeyi nasıl da çağrıştrıyor bu olay dikkatinizi çekti mi?Acaba hangi sırlar gömüldü Usame'den başka denize?Katil olduğu söylenen kişi hiç bir açıklama yapılmadan infaz edildiğine göre,Usame'nin aslında Amerikanın hesabına çalışan biri olmadığına nasıl inanacağız?11 eylül saldırılarının aslında CIA ...

Sakine vicdanımızın ölçüsü olsun...

Resim
Uploaded with ImageShack.us Arap uyanışının Libya versiyonunda,Kaddafi adam gibi çekip gitmesi gerekirken alçakça davranmayı seçti ve halkını katletme konusunda hiç bir sınır tanımayacağını ortaya koydu.Bunu fırsat bilen BM Barış(!)Gücü ve Nato yıldırım hızı ile müdahale kararı alıp Libya'yı bombalamaya başladılar.Bu saldırganlığın arkasında büyük bir olasılıkla Kaddafi'den çok,Arap halkının uyanışından duyulan endişe rol alıyordu.Arap uyanışının nereye gideceği belli değildi:Belki bu hareketler zamanla büyük bir toplumsal devrime doğru ilerleyecek,belki de Arap dünyası kapitalist emperyalist dünya düzeninden kopmayı tercih edecek,petrol kapitalist emperyalist zincirin halkalarını kırmak için önemli bir işlev üstlenecek,İsrail'e karşı büyük bir kuşatma çevirme başlayacak,zamanla bölgedeki İsrail/Amerikan hegemonyası sona erdirilecekti.Bu olasılıktan korkan Batılılar barbar diktatörün hışmından mazlum insanları koruma bahanesi ile Libya'ya saldırdılar.Bu saldırganlığı de...

Çıplak Zaman

Bilgisayarda dijital müzik yapmaya devam ediyoruz..Adını tesadüfen koydum :Çıplak Zaman..Kimbilir hangi eserin ismi idi bu?Norman Maier'in romanının adı mı diye düşündüm..Ama onun adı Çıplak ve Ölü idi...Amaç müzik yapmaktı...İsim tamamen rastlantısal(Belki evrende hiçbir şey rastlantısal değildir..Her şeyin nedeni,bilinçdışının o karanlık sınırlarının ötesinde gizlidir...Her neyse..Bu da bir deneme...Ama bir gün gerçekten mükemmel bir müzik yaratacağım,sözüm söz...

Bobiler Örg'ün yeni iğrençlik klasiği :Ağlama Duvarı!.

Resim
Photoshop, gif maker ya da premierre gibi programları kullanmayı iyi kötü becerebiliyor,hatta bir takım amatörce sanatsal çalışmalar yapıyorsanız bobiler.org adlı sitenin adını duymuş olma ihtimaliniz yüksek.Bilmeyenler için basitçe açıklama gerekirse,amatör çizerlerin,webmaster ya da reklamcıların ticari amaç gütmeyen yapıtlarını yayımladıkları bir site Bobiler.org .Daha önce adı embesil.org imiş...Çok başarılı olup büyük bir ziyaretçi kitlesi kazanmş bir site.Her gün onlarca,yüzlerce "monte" yayımlanıyor ve binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor.Bu kadar büyük bir trafiğin altından kalkabilmek kolay iş değil tabii.Bunun için çok sayıda admin çalışıyor, sunucular için binlerce lira bedel ödeniyor olmalı.Ama biraz girip çıkan,kurcalayan insanlar,bu çarkın nasıl döndürüldüğünü anlamakta gecikmez.Bobiler örg,kendi çapında hiç bir sitenin ya da portalin alamayacağı kadar reklam alıyor.Muazzam reklam geliri olduğunu ve bu siteyi işletenlerin de reklamcılar olduğunu düşünüyoru...

"Ada"...Dijital müziğimize devam!..

Resim
Bilgisayar programı ile yaptığımız müziklere devam..Bu parçayı Ableton ile yaptım.Sonuç hoşuma gidince ritm (drum kit) kullanmadım...Burada kullandığım gitara(guitar darling)stüdyo reverb efekti uyguladım,sonuç iyi oldu..Genel olarak kusurları var tabii..Daha milimetrik çalışarak daha mükemmel sonuçlar elde etmek mümkün...Fakat bunlar bir programı kullanıp özelliklerini keşfetme yolunda deneyler olarak görülmeli...Kulağa(kulağıma) hoş gelen bir parça yaptığımda mutlu olduğumu hissediyorum,sanırım önemli olan da bu..Görüntüler fiji adaları ile ilgili bir kısa filmden alındı..Kaynak vimeo.Parçanın adına gelince...Tamamen tesadüf.Galiba son yıllardaki aşırı içine kapanık ruh halimle ilintili bu..Yaşlandıkça insanlardan uzak doğaya yakın olmayı sevmeye başladım.Bu parçanın ismi de,melodik yapı da,kullandığım görüntüler de bu halimi yansıtan öğeler...Neyse,bu kadar gevezelik yeter...Sazdan başka bir enstrüman çalamadığı halde bilgisayar programı ile hafif müzik yapma ukalalığı içindeki bir ...

Gönlümüzün Şampiyonu Sercan Yenice & Pascal

Resim
Tabiatı çıkarlarımız uğruna ezip yok ettiğimiz,her şeyi kendi rahat ve konforumuz için araçlaştırdığımız bir dünyada ne güzel bir manzara bu!...O sokaklarda çoğalıp sayılarının artmasından nefret ettiğimiz,belediyenin buna bir çare bulması için içten içe yalvardığımız köpekler,ne müthiş,ne zeki,ne duyarlı yaratıklarmış meğerse!..Paskal bunu kanıtlamadı mı?Ezip yok ettiğimiz tabiat,orada idi işte.Paskalın kılığına girmiş,bizlere doğa ile nasıl ilişki kurabileceğimizi fısıldıyordu. Yetenek Sizsiniz yarışmasını sürekli izlemek gibi bir takıntım yok.Ama finali izlediğime değdi.Yarışmacıların müthiş performansı nedeniyle değil,Sercan Yenice ve sevgili dostu Pascal'ı tanıma fırsatı bulduğum için.Köpeği ile oluşturduğu o mükemmel uyum,Pascal'a karşı davranışlarındaki o müthiş insancıllık,köpeğin performansını ödüllendirirken davranışlarındaki o yapmacıksız sevgi o denli etkiledi ki beni,keşke mümkün olsaydı da,bu müthiş adama sarılabilseydim!...Hayvanları seviyorum,ama ne yazık ki fob...

Çiçekçi Kız,romantizm ve dijital fon müziği...

Resim
Müzik çalışmalarına devam!...Bilgisayarda yaptığım bir enstrümental parça eşliğinde,geçen yıl yazdığım bir şiir,"çiçekçi kız" aynı video klipte bir araya geldi.Şiiri sesli okumadım.Dörtlükler halinde akıyor.Seslendirme yapmayışımın nedeni,müziğe dikkat çekmek istememdi.Kullandığım o mükemmel programla daha çok kafamdakine benzeyen,daha az tesadüfi olan müzikler yapabilecek kadar öğrendim diyebilirim,bu da mutlu ediyor beni.Fakat iyi bir mikrofon ve ses kartım olmadığı için seslendirme kayıtlarım kötü oluyor ne yazık ki.Biraz para harcamak gerekiyor,çok değil aslında,500-600 TL civarında bir para.Ama gel gör ki memur maaşı ile geçinen,üstelik kirada oturan bir adamım ben.Bu nedenle istediğim şeylere sahip olabilmek için beklemek ve önceki taksitlerimi bitirmek zorundayım.

YETER.BLOGUMA DOKUNMA!...

Resim
Bir süredir güncellemiyordum bloglarımı.Ama bu arada erişim de engellendi.Kıymete mi bindi her ne ise her gün kontrol etmeye başladım.Web üzerinden blogların yeniden erişime açıldığı duyuruldu.Ama meğerse erişim sağlayıcı servislere mahkemenin tebligatı en az bir hafta sürüyormuş.Bizde yasaklar yıldırım hızı ile uygulanıp iş yasakları kaldırmaya gelince adalet kağnı hızı gibi ilerlediğinden ,hala yukarıdaki resimdeki erişim engeli uyarısı çıkıyor blog adresime tıklayınca.Ara sıra bloglarıma göz atan bir eski dostum,bu uyarı yazısı ile karşılaşınca,yazdığım-pardon- yediğim bir halt yüzünden benim bloguma bir erişim yasağı geldiğini sanmış ve beni arama ihtiyacı duymuştu.Güldüm ve sanki bir halt yemişim gibi bir durum ortaya çıkmasından çocuksu bir gurura kapıldığımı söyledim:))Yıllarca yurt dışında bulunmuş bir arkadaşımdı;Türkiye'deki garip internet sansürcülüğünü pek bilmediğinden,Dijitürk'ün telif haklarını ihlal eden bir kaç yayın yüzünden yüzbinlerce bloga erişim yasağı gel...

Anadolu'nun İsyanı

Anadolunun İsyanı. Yükleyen ugurcu . - Son dakika haberler Film herhangi bir kar amacı güdülmeden, konuya duyarlı insanların gönülden destekleriyle tamamlanmıştır. Amacı Anadolu’da HES’lere karşı yürütülen mücadeleye destek olmak, halkın sesini duyurmaktır. HES mücadelesi içerisinde bulunan herkes, bu çekimlerin yapıldığı bölgelerdeki bütün canlılar, bu filmin dolaylı ya da dolaysız destekçisidir. Bu nedenle film, herhangi birinin isminin öne çıkartılamayacağı bir anonim çalışmadır. Filmin indirilmesi, çoğaltılması ve dağıtılmasında hiç bir sakınca yoktur. Festival ve toplu gösterimler için özel izin alınmasına gerek yoktur. Anadolu'nun tüm canlılarına armağan olsun.. Paylaşım için: anadolunehirleri.org/​tr.html vimeo.com/​vermeyoz/​film

19 OCAKTA NE OLMUŞTU?

Resim
4 yıldır adaleti, vicdani, hukuku arıyoruz.Bulamıyoruz. 4 yıldır yargıyı, hükümeti, meclisi arıyoruz.Bulamıyoruz. 4 yıldır, sokak ortasında arkadaşımızı katledenlerin arkasındaki güçlerden söz ediyoruz, laf dinletemiyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi devleti mahküm etti, "ucuz atlattık" diye sevindiler. İnsanlık hakkımızı kullandık, adalet istedik,çocuk dediler. Çocuk gitsin, ağabeyleri gelsin dedik, umursamadılar. Vatandaşlık hakkımızı kullandık, sorular sorduk, cevap vermek yerine dalga geçtiler. Hrant Dinki aramızdan almalarının 4. yılında bir kez daha omuz omuza vermek için, ailesi, dostları ve bütün sevenleriyle birlikte onu anmak icin 19 Ocak'ta, saat 3'te, Hrant'ın vurulduğu yerde buluşuyoruz. Bebekten katil yaratan karanlığa ışık tutmayanlar o karanlığı istiyor demektir. O karanlığı hep birlikte ortadan kaldıralım. Emre Baturay Altınok

SICAK VE SOĞUK,HER İKİSİ DE LAPA LAPA!...

A Short Journey from The Film Artist on Vimeo . İngiltere'de,lapa lapa kar yağdığı bir kış günü,İngiltere'nin sakin yerlerine yapılan bir araba gezintisinden teşekkül eden bu videoda,fon müziği olarak sıcak Mısır ülkesine ait bir şarkı kullanılmış.Tabiat bembeyaz kardan örtüsünü giyince,dünya ayrı bir güzellik kazanıyor..Küçüklüğümde hatırlıyorum da,sevmezdim lapa lapa kar günlerini..Kış oyunlarından da pek hoşlanmazdım.Nedeni,kansız bir çocuk olmamdı herhalde...Ellerim,ayaklarım çok üşürdü..Büyüdükçe kış manzarasının ne kadar eşsiz birşey olduğunu keşfettim.Sözün kısası,sıcak Mısır müziği ile soğuk İngiltere manzaraları mükemmel ikili oluşturmuşlar...İzlemeye değer!

Modern Dünya...

Resim
Uploaded with ImageShack.us Salvador Dali'nin Modern çağlardan,modern zamanlardan duyduğu ürküntüyü dile getirdiği bu tablosu,gece vakti insanı yatağından sıçratan rüya izlenimlerine benziyor..İncecik,böceksi ve upuzun bacakları üstünde tuhaf bir şekilde devinen bir at ve peşinden gelen filler..Dali'nin kabuslarına ait ürkünç at imgesi ile zaman zaman karşılaşırız onun tablolarında.Filler de sırtlarındaki yükler ve incecik bacakları ile çağımızı simgeliyor besbelli.Akla mantığa aykırı olsa da,anlaşılmaz bir şekilde yoluna devam ediyor bu kervan.Sürekli büyümeye tüketmeye endeksli günümüz iktisadi ve toplumsal sistemi,endişe veriyor,ama kimsenin dur demeye gücü yok bu gidişe.Resimdeki haç çıkaran insanın üzerine mi geliyorlar?O Adamın üstüne gelse de gelmese de, değişen bir şey yok.Çünkü kimse kendini rahat ve huzurlu hissedemez böyle bir dünyada,çağın nimetlerine yakın olmak ya da amiyane tabirle "tuzu kuru olmak",bir şey değiştirmez. Resimden anladığım şey,kimsenin b...

Kavanozun içindeki turuncu balık

Resim
Üç yaşındaki oğlum dün bir ara bayağı mutsuz hisediyordu kendini.Nedeni ise,her geçen gün ne kadar tuhaf olduğunu keşfettiğimiz kapı komşumuz,aynı yaşta oğlunu Bizimkiyle oynasın diye bırakması,yarım saat sonra da oğlumun bağırış çağırışlarına aldırmadan alıp götürmesiydi...Bu kadın gerçekten tuhaftı.Çocuğunu oynasınlar diye mi göndermişti yoksa hapishaneye ziyarete mi göndermişti,anlamakta güçlük çekiyorduk.Hep aynı şeyi yapıp oyunlarını bozuyordu.Bu kadarına da yeter artık edim,bağırdım çağırdım.Eşime"bir daha göndermesin" dedim.Her seferinde aynı şeyi yapıp çocuğu mutsuz etmesine artık katlanmamasını öğütledim. Berk'in(oğlumun) mutsuzluğu geçsin diye çarşıya çıkardık onu.Yorgundu,uyuya kaldı.Akvaryum balıkçısına girdik.Yüzlerce küçük balıktan,bir iki muhabbet kuşu bir de papağandan oluşan küçük bir dükkan..Ama bir şey daha vardı,minik bir yavru köpek.On onbeş metrekarelik dükkanda köpeciğin zor şer sığdığı üstelik dışarısını da görecek penceresi olmayan bir kafeste tut...

Yaşamına kendi isteği ile son vererek 2002 yılında aramızdan ayrılan Sevgili Dostum Zafer ekin Karabay için...

Resim
sesini tenime gizliyor bir karanlık, uyuyorum. bulduğum ilk mitolojide kaybediyorum tanrıyı. rüyalarımdan mahno'yu sorumlu tutup paris'te veremden öldürüyorum gerçekleri. babam ajans haberlerinde kendisinin ölümünü dinliyor ve bana gelmeden önce eurydic'i üçüncü kez kaybediyor orpheus uyanıyorum, sevgilimin gözlerinde ancak bir kadının çekebileceği kadar acı. durgunluk ve sokaktaki susku. yüzüme elektrik faturaları çarpıyor, kimlik kartım ve sınavlarım. çatılarda kuşların her zamanki konukluğu. ansızın dönüyorum odama, odamda uçları eprimiş bir halı ve acıları genç werther'in ZAFER EKİN KARABAY(1975-2002) Genç werther'in acılarından bahsediyor şiirinde Zafer...Ama ben tanıyordum onu,biliyorum aşk acları değil bunlar;Onun asıl ilgisini çeken Werther'in intihar etmesi hikayenin sonunda...Şiirleri bu temanın etrafında dönüp dolaşıyor,bir kelebeğin ışığın etrafında dönüp durması gibi..Ölüm ile ışık benzetmesi çok yadırgatıcı,ama zafer ölümü ışığı ...

Bahadır Baruter ve Saltanat Böcekleri...

Resim
Aslında "web böcekleri nedir?" diye bir başlık atacaktım bu yazıya.Fakat bu yazının konusu virüs ve benzeri zararlı yazılımlar değil(ki bilgisayar virüsleri içinde web böcekleri adında bir kategori var...)Karikatürist Bahadır Baruter'in resimlediği,internet üzerinden pazarlanan iskambil kağıtları..Osmanlı saray erkanını böcek ve haşeret biçiminde çizmiş.İçlerinde lalalar,paşalar,sadrazam ve padişahlar var..Bahadır Baruter,aklına gelen bu fikri eskizlere dönüştürünce ortaya çıkan figürler karşısında büyülendiğini söylüyor.Şunları söylemiş Baruter çizimleri için : " Birbirine taban tabana zıt iki imgenin zihinlerimizdeki katılaşmış izlenimlerini sorgulatmak istemiş olabilirim. Görkemli, kudretli ve ilelebet baki olması düşünülen yüce ‘saltanat’ imgesiyle, önemsiz, küçük, zayıf ve kısa ömürlü bir varlık imgesiyle özdeşleştirdiğimiz ‘haşarat’ın ezberlerimizdeki konumlarını birbirine kırdırmak diyebiliriz. " Ama bu iskambil destesinin internet üzerinden tanıtımı ba...