Kayıtlar

2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YILBAŞI HİNDİSİ!...

Resim
Uploaded with ImageShack.us Batılıların terk etmek için çırpındıkları bir çok şeyin bizim memlekette çok alıcısının bulunması çok ilginç bir durumdur.Batılılar belki bilerek belki bilmeyerek,kendi kültürlerine karşı yürütülen o kör düşmanlığa; en değersiz,en zararlı şeylerini ihraç ederek intikamını alıyor olabilirler...Kimbilir?... Hindi çok makbul bir hayvandır..Besleyicidir,sağlıklıdır.Hani batıda Türklerle "hindi" diye dalga geçiyorlar ya..Bunun çok ilginç bir hikayesi var.Hindi ile Amerika kıtasında İspanyollar ilk karşılaştıklarında,bu garip görünümlü kuşu "hindi" diye adlandırmışlar.Çünkü o zamanlar Amerika kıtası Hindistan sanılıyormuş.Daha sonra Amerika'nın yeni bir kıta olduğu anlaşıldığında,bu kuşun adı hindi olmaktan çıkıp "Turkey" olmuş çıkmış.Ama onlar,biz Türkleri aşağılamak yerine onurlanmamızı sağlayacak bir nedenle"Turkey" demişler bu kuşa.Çünkü o zamanlar Osmanlı toprakları çok genişmiş.Bu kuş Tunusla Cezayir arasında yaş...

YILBAŞINIZ MÜBAREK OLSUN...EL ÖPENLERİNİZ ÇOK OLSUN... imza :karaketörcü..

Resim
Uploaded with ImageShack.us Bu blogdaki karikatürler ve sadece "arşimet noktası" nı izleyenlerin henüz görmemiş olduğu,hepsi de Hakan İpek yapımı olan yüzlerce karikatür,komik resim ve yazı için karaketörcü 'ye göz atın...

2010 YILININ EYLEMİ!...

Resim
Uploaded with ImageShack.us Time Dergisine rağmen yılın adamı bütün Dünyada Julian Assange idi.Türkiye'de ise bakanı yumurta yağmuruna tutan öğrenciler.AKP'liler toplumun çeşitli kesimlerinde ne büyük bir mide bulantısı yarattıklarının farkına varmalarına neden oldu bu olay...Yandaş medyanın bütün karalama kampanyalarına rağmen bunun terörle,şiddet eylemi ile ilgisi yoktu.Bir eylemin şiddet içermesi ile şiddet eylemi çok farklı şeyler...Her eylem aslında şiddet içerir...Bağırıp çağırma,hatta basın açıklaması bile..Yumurta fiziksel bir zarar vermiyor,ama rezil kepaze ediyor bu da bir gerçek.Fakat şimdiki iktidar,her türlü rezilliği yapsa da rezil olmaya tahammülü yok görüldüğü kadarıyla..Anti demokratik uygulamaların,baskıların sürüp gittiği;üniversite özerkliğinin her geçen gün,eskiyi bile aratacak şekilde devam ettiği,haraçların sürekli artırılarak eğitim yerlerinin ücretli ticaret hanelere dönüştürüldüğü üniversitelerde gençler çiçek atmayacaklardı herhalde...Öğrencilere bir ...

KAN DAVASI VE TÖRE CİNAYETLERİ GERİ KALMIŞLIĞIN İFADESİ MİDİR?

Resim
Kan davası ve töre cinayeti gibi o zalim ve kanlı geleneklerin kürt nüfusu arasında yaygın olmasının başlıca nedeni "kürt sorunu"nun kendisi olamaz mı?Bu gelenekler,merkezi devletin otoritesinin ve hukukunun reddedilmesi ve kendi kanunlarını uygulamak istemelerinin bir ifadesi olamaz mı?Bu kanlı gelenekleri sürdürmelerinin en önemli nedenlerinden biri de merkezi otoritenin cezalandırma gücünün inkari ve asimilasyona direnme isteği olamaz mı?Kürtler hakkında fanteziler üretmek yerine onların varoluşsal gerçeklerine dikkatimizi verirsek,kimbilir ne acayip gerçeklerle karşılaşacağız!...

YUMURTALI TAYYİP

Resim
Recep ül Tayyip,Time Dergisinin her yıl geleneksel olarak düzenlenen "Yılın Adamı" seçiminde Julien Assange'ın ardından ikinci sırada yer alıyormuş..Bu cüreti neye borçlu acaba?Üst üste kazandığı seçim başarılarından sonra hala güçlü,hala yenilmez göründüğü için mi?Seçim kazanmak dışında kayda değer başarısı ne imiş,biri bana söylese de rahatlasam...Bakınız hem nalına hem de mıhına giderek iyi seçim kazanıyor,bu konuda başarılı...Şüphesiz gelmiş geçmiş en sümsük ana muhalefet de bu başarıya az buz katkı sağlamıyor...Tayyip'in seçim başarılarının sırrını açıklayan olayladan biri de "ilköğretimde türban" konusunda yaptığı popülist manevrada gizli. Cumhurbaşkanının eşi ilköğretimde türban serbestisi olamayacağı konusunda açık bir tavır sergiledi ve Gül de eşinin beyanlarının arkasında durduğunu ima etti.Cumhurbaşkanının ilköğretimde türban meselesi konusunda tavrını kendisine hatırlatarak ne düşündüğünü soran gazetecilere,öyle bir cevap verdi ki,en büyük hüne...

PINAR SELEK VE HIRANT DİNK NEYİN RESMİDİR?

Resim
Pınar Selek bizim resmimiz.Egemenlerin istediği gibi düşünüp yaşamayı reddettiğimiz sürece can ve hukuki güvenliğimiz olamayacağını apaçık gösteren bir resim. Hrant Dink neyin resmiydi?Bir kalleş kurşunla ensesinden vurulup upuzun yatarken ayakkabılarından birinin tabanındaki delik,onun resmini bir siyasi cinayet olmanın bile ötesinde anlam dünyasına taşıdı.O artık hepimize ait bir resimdi.Hayatımız boyunca bu toplumda itilip kakılmışlığımızın,zulüm görmüşlüğümüzün,acı çekmişliğimizin resmi..Onurlu bir hayat uğruna ödemek zorunda olduğumuz ağır bedelin resmi.Hrant Dink’in katledilmesi sonrası ard arda patlak veren skandallar,bu ülkenin ezilen insanlarının ense kökünde ardı ardına patlayan kalleş kurşunlar değil miydi.Cinayetin mafyalaşmış bir devlet yapılanmasına ait bir komplo olduğunu gösteren bulgular,katillerin devletin güvenlik güçleri tarafından gördüğü kahraman muamelesi,delillerin örtbas edilmesine yönelik gayretkeşlik,Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine “savunma “ diye sunulan y...

Oğlumun arkadaşı ile oyuncak kavgası!...

Videoyu eşim çekmiş.Kırmızı oyuncak arabayı kapıp vermek istemeyen,kapı komşumuzun minik oğlu Eren. ”Oyuncağımı aldı” diye kıyameti koparansa,oğlum Berk. Genç bayan, Eren’in annesi Zerrin Hanım, yaşlı bayan ise benim annem…Bizimki ağlıyor,çırpınıyor,kendini yerlere atıyor;ama Eren,bizimkinin inadına daha güçlü bir inatçılıkla karşı koyuyor…Videoyu çeken eşim,doğru bir şey yapmadığını anlatmaya çalışıyor bizimkine,ama dinletemiyor…Daha sonra Eren’in annesi,Eren’e,oyuncağı geri vermesi için dil döküyor,fakat o da başarılı olamıyor… Bu videoyu Oğlum Berk,defalarca,on- onbeş kez ardı ardına izledi. Kandırmayı başaramasam daha da kimbilir kaç kez izleyecekti! Videoda kendini göstererek “Eren onu ağlattı,kırmızı arabayı vermedi” diye mırıldandı sonra.Şaşkınlık vardı,öfke vardı sesinde…Kendisine ait bir şeyi nasıl olup da vermediğini bir türlü anlayamıyordu. Ona acıyordum.Sanki gerçek bir haksızlığa uğramış,sanki ben uğramışım gibi…Ama yapacak bir şey yoktu.Öğrenmek zorunda olduğu bir gerçe...

BENİM İÇİN AĞLAMA!

Fethullah Hoca ağlıyor,ağlatıyor!...Önce Kuranı gösteriyor,sonra çocuk gibi ağlıyor,sonra "Kuran yetim!" diye bağırıyor..Sonra dinleyen cemaat haykırmaya,kendini paralamaya başlıyor."Çığlıklarınıza kurban olayım"diyor..Daha çok haykırma sesleri..Arada Kurandan arapça ayetler,sonra Ressulullah hikayeleri..Nedir bu?Toplu bir deşarj olma ritüeli mi?Samimi bir inanç ifadesi mi?Bir günahtan arınma ayini mi?Kim için ağlıyorlar?..Kendileri için mi,yoksa kendileri gibi olamayanlar,mesela bizler için mi?..Hoca şimdi Abd'de...28 şubat döneminde kendisine karşı palazlandırılmış kampanya olmasa da şimdilik geri dönmeye niyetli görünmüyor.En sson Hanefi Avcı,onun emniyetteki akıllara zarar gücünü bir kıyamet alameti gibi gündeme getirdi biliyorsunuz.Kimilerine göre ömrünü eğitime ve ülkenin kalkınmasına adamış zararsız bir bilge kişi.Kimilerine göre gün gelip cübbe ve sarığı ile iktidar piramidinin tepesine oturup Türkiyenin çağdaş değerlerine elveda diyecek bir karşıdevrim ...

YALNIZLIK,AŞK VE HÜZNÜN BÜYÜK OZANI ATİLLA İLHAN'DAN!...

yalnızlığı denemek Yükleyen hakanipek6 . - Özgün ve yaratıcı web videolarını izle. Atilla İlhan'ı bir de benim sesimden dinleyin... YALNIZLIĞI DENEMEK gecenin ortasında ne işin var yıldızlara dokunma yanarsın bak birazdan ay da batacak karanlık bulaşmasın ellerine tersine döner yolunu bulamazsın içi dışı uzay tozu yansımalar sahi mi yalan mı anlayamazsın bir rüya gemisi iskele sancak dokunup geçiyor hayallerine ağlayasın gelir ağlayamazsın sevmek insanın yüreği kadar küçükse büyüğünü taşıyamazsın yalnızlığı da dene oldu olacak nasıl yankılanır derinden derine iyi midir kötü mü çıkaramazsın insan insanı kendisi tamamlar içinde başka dışında başkasın eksikliğin fazlana elbet bulaşacak öbürü sığacak bunun derisine yoksa sabaha sağ çıkamazsın

Hatırlamanın güzelliği üzerine nazım hikmet'ten unutulmaz bir şiir

ne güzel sey hatırlamak seni Yükleyen hakanipek6 . - Bağımsız web videoları. Nazım Hikmet 'in Münevver için yazdığı çok sevdiğim bu şiirinde daha önce video klip yapmıştım.Şimdi tekrar yaptım.Görüntüleri Yosemite :The Season adlı o şahane şiirsel belgeselden aldım.Bulabilirseniz izlemenizi tavsiye ediyorum.Fon müziği bana aittir;"ben seninim" adlı bestemin müziğidir.Ableton adlı programla bilgisayar başında yaptım.Bestemi seviyorum(hehe he..)Galiba şiirle de uyum sağladı... Ne Güzel Şey Hatırlamak Seni / Nâzım Hikmet Ne güzel şey hatırlamak seni: ölüm ve zafer haberleri içinden, hapiste ve yaşım kırkı geçmiş iken... Ne güzel şey hatırlamak seni: bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin ve saçlarında vakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının... İçimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti... Parmakların ucunda kalan kokusu sarduya yaprağının, güneşli bir rahatlık ve etin daveti: kıpkızıl çizgilerle bölünmüş sıcak koyu bir karanlık... Ne güzel şey hatır...

VE KARŞINIZDA ALLAHSIZ TOSBAĞA!...

Resim
Her yerde illa ki çıkar birisi..Nuh'un gemisine topladığı hayvanların arasından da bu tosbağa çıkmıştı...Öyle yavşak yavşak konuşuyor,olur olmaz sorular soruyor,aklınca Nuh ve taifesi ile dalga geçiyordu.Nuh bu tosbağaya son bir şans vermek istedi.Dedi ki "Ey gafil,doğru yola gel...Buradaki herşey Tanrının mucizesidir,her şeyin mantıklı açıklamasını bekleme..." Ama tosbağanın akıllanmaya niyeti yoktu ."Ben" dedi "keriz değilim.Her şeye saf saf inanmam." Nuh umutsuzca başını sağa sola salladı.Bu tosbağa için yapılacak tek şey kalmıştı.Gemiden aşağı atacaktı puştu...Ama tosbağa böyle bir şeyin olabileceğine hiç ihtimal vermemişti.Sanıyordu ki o alternatifsiz,onun yeri dolmaz.Nuh onu atmaya karar verse bile,dişisi kendisine sırılsıklam aşık olduğu için,Yalvarıp yakarır,Nuh'u vaz geçirir.Fakat Nuh'un yeni bir erkek tosbağa bulmak için zamanı vardı.Dişi tosbağanın da umurunda değildi eşinin gemiden atılacak olması.Kendi istemişti...Tosbağa gemiden ...

METİN ÜSTÜNDAĞ:BİR “MEDDAH-ÇİZER”

Resim
Metin Üstündağ,yılların emektar çizeri.1980’li yıllarda Gırgır dergisinde önce bir amatör,sonra bir profesyonel karikatürcü olarak hatırlıyorum onu.Ta başından beri oldukça sade,işlevsel çizimleri vardı ve bu yapı,yıllar içinde çok az değişti.Fazla zorlama yapılmaksızın elde edilmiş figürler.Hoppa bir Disney animasyonundan değil ,bir kabareden alınmışa benzeyen kadınlar,erkekler…Ancak son derece komikler…Komik olmak için kendilerini zorlamasalar da,çok komikler…Belki de içlerinden geldiği gibi yaşayamadıkları doğalarını içlerinden geldiği gibi dışa vurdukları için.Lemanda başlayıp Penguende devam ettirdiği “Pazar Sevişgenleri” sayfasında,çıplaklık ve erotizmden daha çok, türlü acayip dertleri olan insanları çizdi Metin Üstündağ. Yazının Devamı İçin Tıklayınız

AYAKLARA DİKKAT!...

Resim
Sefere çıkan cengaverlerine söylev veriyor padişah.Onu pür dikkat dinliyorlar.Padişah onlardan, büyük ve ulu bir devletin askerleri gibi davranmaları için söz alıyor.Onlara bir dünya imparatorluğunun askerleri olduğunu hatırlatıyor.O nedenle bu devletin askerleri imiş gibi davranmalarını istiyor,bir yağma ve çapul çetesinin şakileri gibi değil.Onlar bütün içtenlikleri ile haykırarak and içiyorlar haşmetli nasıl emrediyorsa öyle davranmak için er meydanında. Ama ayaklara dikkat!...ayaklar kalkıyor!... Böyle bir karikatürün ait olduğu bir gerçeklik dünyası var mıdır?Padişah sefere çıkan askerlerinden yağma ve talan yapmamaları için söz almış mıdır?Askerler söz vermekle kalmamış,bu şiara sonuna dek bağlı kalmışlar mıdır?Resmi tarih anlayışımıza bakarsanız,bundan şüpheye bile düşmemek gerekir.Bize Osmanlının garp diyarına medeniyet ve insaniyet götürdüğünü,Osmanlı idaresinin gayri müslümlere eşit değilse bile yeterince adil davrandığını telkin ederler.Öyle bir romantizm yaratılır ki geçmi...

Marks Aramızda!...

Resim
Marks’ın ruhunu çağırmaya devam etmeli sanıyorum.Ruh çağırmak,onun öğretileri ile bağdaşmayan çelişkiler içerse de,çağırmaya devam. Marks,Komünist Manifesto’da “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor…Komünizmin hayaleti” diyordu.Uzun bir zaman boyunca komünizm,kapitalist sistemi ürkünç bir hayalet gibi tedirgin etti.Marks’ın öğretilerinden esinlenerek kapitalizmin alternatifi olduğu iddia edilen sosyalist rejimler kuruldu.Yakın bir zamanda sosyalist rejimler,kapitalist emperyalist sistemin amansız rekabeti karşısında çöktüler.Bugün için kapitalizm,alternatifi olmayan bir iktisadi sistem gibi görünüyor.Fakat dünyanın her köşesinde yarattığı trajik çelişkiler nedeni ile kapitalist emperyalist sistem sık sık bunalımlara sürükleniyor.Diğer yandan kapitalist iktisadi sistemin bir sonucu olarak artan ve büyük tehlike sinyalleri veren ekolojik sorunlar gösteriyor ki,kapitalist sistemde üretim maliyetleri burjuva iktisatçıların bize yutturmaya çalıştıklarının çok ötesinde ve gelecek kuşaklar bugünkü ...

Sahiller ve plajlar partisi lideri Kılıçdarzade Gandi Kemal

Resim
CHP'nin sol gibi göründüğü tek dönem,12 eylül öncesi dönemdir.Ancak o zamanlar Türkiye'de çok güçlü bir sol dalga vardı ve CHP de bu dalganın dışında kalamamıştı. Yav biz sosyalistler nedense bu Kemal'den bir Gandi çıkacağına bir türlü inanamadık...Aslında CHP'nin de yoksul ve ezilenlere yakın bir parti olduğuna bir türlü inanamıyoruz nedense..Referandumda oy kullanmadık.Anayasa değişiklikleri konusunda itirazımız çoktu;ama sırf bu CHP ile aynı saflarda yer almamak için "hayır" oyu kulanmadık.Nitekim öyle bir tablo çıktı ki,referandum sonrasında,evet demesek bile hayır diyerek plajlar ve sahiller tarafında yer almadığımıza şükrettik.Bir defa daha sormak lazım:Sıcak denizler ve plajlar,Türkiye'nin şeriata ve gericiliğe karşı gözü açık ve külyutmaz kesimi midir?Bizim aymaz sosyal demokratlara göre öyle..Oysa onlar "gaflet ve delalet" içindedirler "hıyanet" içinde oldukları söylenemese de.Plajlar ve sahilerin AKP aleyhtarı bir görünüm serg...

Neden karikatür çiziyorum meraklısı varsa okusun…

Resim
1.İnsanların o kadar acayip dertleri var ki dünyanın haline gülmesem hasta olacağım için.. 2.Nesi var bu kadar ciddiye alınacak bu kodumun dünyasının? bir türlü anlamadığım için.. 3.Şu gelip geçici dünyada payına düşenden daha fazlasını almak için hayvana dönüşüp dünyamızı sirk yerine dönüştürenlerle kafa bulmak için… 4.Ahlak bekçilerine,gönüllü sansürcülere,doğuştan apoletlilere,fahri görgü kuralı hocalarına;benim gibi gecekondularda değil apartmanlarda konaklarda büyümüş muhallebi çocuklarına çok gıcık olduğum için.. 5.Suratım en asık olduğu zamanlarda bile içimde ışıl ışıl gülen bir fırlama olduğunu ispat ve ilan etmek için. 6.Irkçılık yapmadan,garibanları eylence konusu yapmadan,homofobiye sapmadan,azgın kitlelere,güçlülere ve iktidar sahiplerine sırtını dayamadan da mizah yapılabileceğine inandığım için.. 7.Hayattaki doğal komiklere çok imrenip hayat tadında çizgiler oluşturacağıma inandığım için… 8. En fena ruhlu olanımızdan en seçkin yaradılışa sahip olanlara kadar hepimiz...

TARİH ÖNCESİ TOPLUMLARDA AŞK MEŞK OLAYLARI!...

Resim
O zamanlar bile kadınlara istediği gibi sahip olamıyordu erkekler...İşin incelikleri vardı,taş devri falan diye hafife almamak lazım...Bu işi ömür billah beceremeyenler vardı,ama kadın nüfusu azalmasın diye kendi avladıkları kadınları ikram ediyorlardı o beceriksiz abazalara!... KARAKETÖRCÜ

SAVUNMA ÇİZGİSİ Mİ?SAVUNMA ALANI MI?

Resim
Her türlü sivil özgürlüğün teminatı ve asgari koşulu olan laikliği savunmanın şimdiye kadar CHP’nin tekelinde olması,bu topraklarda laiklik kavramının başına gelmiş en büyük felakettir kanımca.. Hikayeyi biliyoruz.Atatürk işgal güçlerine karşı bir savunma çizgisi oluşturulmasını savunanlara karşı”Hat-ı müdafaa yoktur,sath-ı müdafaa vardır;o satıh bütün vatandır” diyerek karşı çıkmıştı.Laikliği tekeline almış görünen CHP,Atatürk’ün kurtuluş savaşındaki ana fikrini laiklik kavramına uyarlardı.Laikliği savunmak adına savunma çizgisi değil,savunma alanı fikrini benimsedi bu güne kadar.Yani laikliğe aykırılık şüphesi bulunan her hareketin üzerine şiddetli bir şekilde gidilmeliydi bu fikre göre.Örneğin üniversitelerde türban serbestisi getirmek,demokratik bir hakkın verilmesi değil,laik rejimi değiştirme planının bir parçası idi bu yaklaşıma göre.Böyle bir laiklik anlayışının kimin ekmeğine yağ sürdüğü artık çok açık durumda. YAZININ DEVAMI

Emir Kustarica'nın Gözünden Maradona

Maradona Kendi Şarkısını söylüyor Yükleyen hakanipek6 YAZIYI OKUMADAN ÖNCE VİDEOYU İZLEYİNİZ Maradona:Bütün zamanların en iyi oyuncusu…En azından Pele ile ilgili kulaktan dolma şeyler işitip,Maradona gibi bir efsaneyi beyazcamda da olsa kanlı canlı görmüş olan benim kuşağım için öyle.Aslında o Pele kadar vakur,dengeli biri değildi.Ancak Pele,bir futbol efsanesinden çok,işbilir bir politikacıya benziyor bu gün için.Maradona ise,kendine özgü isyanı,non konformizmi,inişli çıkışlı yaşantısı ile kendi pırıltısında yanıp gitmiş efsane rock yıldızlarına,hayatı kaymış şairlere ya da kendi saplantılı dünyalarının tutsağı olmuş deli dahi bilim adamlarına benziyor.Bütün megalomanisine rağmen Pele gibi burnu büyük gözükmüyor,sanki aramızda,mahallemizin deli dolu komşusu,bizden biri… Kendisi de futbol oynamış Kustarica,bir futbol efsanesinden çok,Meksikalı bir devrimciye benzettiği Maradona’nın çok ilginç bir kişiliği olduğunu düşünerek onunla ilgili bir film-daha doğrusu belgesel-yap...

TATSIZ GERÇEKLERİN FİLMİ:YUMURTA

Bir sahne ile "Yumurta" Yükleyen hakanipek6 YAZIYI OKUMADAN ÖNCE VİDEOYU İZLEYİNİZ İzleyicinin büyük çoğunluğu tarafından sevilmemesinde şaşılacak bir şey yok.Çünkü Yumurta,oldukça tatsız gerçeklerden bahsediyor.Ayrıca katılıma davet ediyor seyirciyi.Manüpülasyon yapmıyor,heyecanlı,sarsıcı olmak için kendini zorlamıyor.Filmin meramı olan o tatsız,tuzsuz gerçekler,gündelik hayatın hayli sıradan sayılabilecek olguları içinde sunuluyor “Yumurta” Semih Kaplanoğlu’ nun çok tartışılan filmiydi.Siyad ödüllerinin tamamını kazandıktan sonra,medyada -genelde sinema yazarı olmayan- kimi yazarlar “seyircinin beğenmediği,anlaşılmaz ve sıkıcı” olduğunu söyledikleri böyle bir filme neden bütün ödüllerin verilmiş olduğunu anlamadıklarını söylüyorlardı.Gelgelelim meslekten eleştirmenlerin çoğu yere göğe sığdıramadı bu filmi.Üstelik altın portakal ve yurtdışı festivallerde beğeni ve çeşitli ödüllerle karşılandı.Bugün artık Semih Kaplanoğlu dünyanın en önemli ödüllerden biri olan Berlin ...

İnsanın kaderine boyun eğerken kaderini seçtiği o an:Kader Anı!..

Kader_ Anı Yükleyen hakanipek6 . - TV dizilerini ve programlarını online izleyin. Önemli not:Yazıyı okumadan önce videoyu izleyiniz!.. “Kader” Zeki Demirkubuz’un temel izleklerinin en olgun ve en görkemli biçimde boy gösterdiği filmidir.Bana kalırsa filmografisinin en iyisi.İnsana dört bir yanı alevlerle çeper içine alınmış bir cehennem tasviri izlenimi veren bir dünyadır bu KADER Mİ? YAZGI MI? İnsanın yaşamı kendi özgür iradesinin ve özgür seçiminin bir sonucu mudur?Yoksa özgür irade, davranışlarımızın kökeninde temel nedenleri bilemeyişimiz yüzünden yaşadığımız bir yanılsama mıdır?Bunlar çoğumuza beylik felsefi sorunlar gibi görünebilir.Çoğunlukla kendi yaşamımızı kendi tercihlerimiz doğrultusunda özgürce kurduğumuza inanma eğilimindeyiz.Ne var ki,yaşamda genellikle özgürce seçimler yapma şansını kaçırırız.Tecrübesizliğimizden,davranışlarımızın bütün sonuçlarını önceden kestirebilme imkansızlığımız yüzünden.Ya da hata yaptığımızı göre göre,hiç istemediğimiz yönlere savurur kimi...

Üçüncü Sayfa: Meşru zemini ve meşru vasıtaları olmayan film...

Üçüncü Sayfa Yükleyen hakanipek6 . - Film ve TV kanalındaki diğer videolara göz atın Önemli not:Yazıyı okumadan önce videoyu izleyiniz!.. İnsanların başkalarınca yazılmış senaryolarda istemedikleri rolleri oynadığı,kurtarılmayı bekleyen kişilerin kurtarıcı rolüne soyunmak zorunda kaldıkları,en iyi oynanılabilen rolün kurban rolü olduğu bir dünyanın filmidir “Üçüncü Sayfa ”.. BİR SAHNE ÜZERİNDEN "ÜÇÜNCÜ SAYFA" İstanbulda –sigara yasağı uygulanmazdan yıllar önce-dumana boğulmuş kahvehanelerden biri.Ozamanki Cumhurbaşkanı Demirel,televizyonda,kendisine sorulan bir soru üzerine,”açık toplum”kavramına o çok bilinen üslubuyla ‘açıklık’ getiriyor.”Meşru zeminler ve meşru vasıtalarla olması koşuluyla,herkesin dilediğini söylemesinin demokrasi gereği “olduğunu söylüyor.Sanki oyunun kuralları mükemmelmiş de,bütün suç, oyunu kurallarına göre oynamak istemeyen mızıkçı oyunculardaymış gibi… O sırada televizyonun hemen altındaki masada,çok büyük ciddiyetle okey oy...

Balıklar...İnsanlar...

Resim
O balıklar ki derya içindedirler derya nedir bilmezler... O insanlar ki herşeyi bildiğini sanırlar...Ama hiçliğin içindedirler... Çok sayıda orjinal karikatür,komik resim için tıklayınız

ANKARA BENTDERESİNDE BİR KOT PANTOL PAZARLIĞI!...

Resim
Hiçbir karikatür hayatın kendisi kadar komik olamaz!..Bir olayı olduğu gibi alıp çizmek bile yetersiz kalıyor oradaki müthiş komediyi izah etmekte:)) Çok yıllar önce idi.Ankara’da oturduğum yıllarda…Herhalde bu keçi sakalı modası yeni çıkmıştı,yani demek istediğim,keçi sakalının ressamlar arasında değil ,gençler arasında yayıldığı yıllar…Ne kadar zaman geçmiş tahmin edin işte!..Bentderesindeki kerhanede dolaşıyorum.Yan yana dizilmiş köhne evlerde müşteri bekleyen kızlar,karılar…Her gittiğim yerde inanılmaz manzaralar,inanılmaz muhabbetler…Ama bir tanesi var ki,işte bu karikatürün konusu olan olay..İnanılmaz,fantastik bişeydi.Bazen yolda giderken ya da otobüsün içinde aklıma geliveriyor,kendimi tutamayıp gülüyorum ve bu nedenle etrafımdakiler beni deli,en iyi ihtimalle garip biri sanıyorlar..(Eh biraz çatlak olduğumu inkar etmedim hiçbir zaman!)İşte bu olaydır karikatürünü çizdiğim.Ama bir karikatür karesine sığdırılması mümkün olmayan,fakat ziyan olmasın diye şimdi anlatacağım muhabbe...

BLOG ZİYARETÇİLERİ NEDEN YORUM YAZMAZ?

Resim
Yorum yazan okur oldukça nitelikli bir okurdur:Okumakla kalmayıp tepkilerini ortaya koyacak kadar;yazara başka dünyaların,fikirlerin ve yorumların mümkün olduğunu gösterecek kadar etkin,fikirlerini ortaya koymaktan çekinmeyecek kadar medeni cesaret sahibidir Blog yazmaya 2009 yılında Arşimet Noktası ile başladım.Arşimet noktası her telden çalan “çorba” bir blog idi.Yazılar,denemeler,yaptığım bestelerden,okuduğum şiirlerden,söylediğim türkülerden teşekkül eden video klipler,karikatürler,mizahi yazılar…Ama sonradan baktım ki,blog yazıyorsan ya tümüyle ciddi takılacaksın,ya da ciddiyeti bırakıp sululukla iştigal edeceksin.Bundan yola çıkarak,Arşimet noktasında yazılara ağırlık verdim,karikatürlerim için “ Karaketörcü ” adlı bir başka blog oluşturdum.Hala yazıp çiziyorum ve bundan sonra da devam edeceğim.Önümüzdeki yıl için,Sinemanın Sanata Dönüştüğü An adlı bloguma sinema severlerin beğeneceğini umduğum çok sayıda sinema yazısı hazırlıyorum.Bir de alan adı ve hosting hizmeti satın alıp b...

AŞIK OLANLAR AŞK UĞRUNA YAKINLARINI GÖZDEN Mİ ÇIKARIYOR?

Resim
Bilimsel araştırma diye sunulan şeye bakınız:İnsanın etrafında gerçekten yakınlık ve dostluk kurabildiği yedi sekiz kişi olurmuş da,aşık olunca da bu sayı altıya yediye inermiş de…Yani ne hayatta hiç dostu olmadığını,kimseden gerçek anlamda yakınlık görmediğini söyleyenler inanının,ne de eşi dostu çok olduğunu söyleyenlere..Nasıl çekirdek aile diye bişey varsa,bir de çekirdek yapı varmış ağa… Radikal Gazetesinin haberi…Yakınlarda yapılan bilimsel bir araştırmanın sonuçlarına göre,aşık olan bir insanın en yakınları ve en iyi dostları arasından iki kişi eksiliyormuş…Çünkü aşık olma sürecinde insan,sevdiği kişiye o denli yoğunlaşıyormuş ki,beyninde diğer sevdikleri için yer azaldığından,mecburen en yakınları arasından iki kişiyi gözden çıkarmak zorunda kalıyormuş.Gözden çıkardığı kişilerden biri dostları arasından,bir diğeri de ailesi arasından oluyormuş…Zaten bir insanın yoğun duygusal bağla yakın olduğu kişi sayısı en fazla yedi sekiz kişi oluyormuş ... Bilimsel araştırma diye sunulan...

BİR HALKOYLAMASI FIKRASI!..

Resim
Referandumdan sonra "pilajlar ve sahiller partisi" CHP'nin bir çok üst düzey parti mensubu üyesinin "evet" oyu kullandığı ortaya çıkınca,Kemal kılıçdaroğlu böyle halt işleyen partilileri toplamış..Başlamış fırça atmaya... -Yav siz deli misiniz?hadi ben,bir kaza oldu oy kullanamadım..Sizin aklınızdan zorunuz mu var.. Evet oyu kullanan partililer; -Napalım demişler.İmam osurursa cemaat sıçar!.. www.karikaturistic.blogspot.com

HAYAT, HER ŞEYE RAĞMEN...

Resim
İnsanda tembellik arttı mı,gevşeme,sorumluluktan kaçma,rahatlama hissi baskın geldi mi,bu değişiklikler kaşınma isteğini de beraberinde getirir.Hani uyuz uyuz kaşınma derler ya… İnsanlarla temas azaldıkça,sorumluluk ve kaygı duygusundan kurtuldukça , kendi kendisi ile temas eder kişi..Başlar kaşınmaya…Bunu başkalarının yanında yapmayız.Ayıptır.Kaşınma,insanın kendi alemine dönmesinin işaretidir. Hayat her şeye rağmen kaşınmaya değer.Fırsat buldukça tembelliğe…Sanki binlerce yıl ömür sürecekmiş gibi rahatlamaya…Güneşin tadını çıkarmaya… Tembelce pinekleyen bir kedi gibi,yarın ne olacak diye kaygılanmaksızın, öylece uzanıp uyuklamaya… Tembellik ve aylaklık,sanıldığından zor bir varoluş biçimidir.İlk günlerin keyfini zaman geçtikçe işkence alır.Oblomov olamayız.Kendini alemden soyutlayıp münzevi hayat yaşayanlar gibi olamayız;ama hayat her şeye rağmen ,ara sıra da olsa,kaşınmaya değer… Tatil günlerinde,ya da örneğin bir deniz kıyısında aylak aylak dalgaları izlerken,ya da anlamsız tv kana...

YALANCI ÇOBAN CHP

Resim
CHP’liler referandum süreci boyunca anayasa değişikli kabul edilirse AKP’nin bütün ülkeyi ele geçireceği üzerine bolca komplo teorileri ürettiler.Ama görünen o ki seçmenlerin büyük çoğunluğu bu yaygaraları fazla ciddiye almadı.CHP Anayasa değişikliğine karşı yürüttüğü hayır kampanyasında zaman zaman çok doğru argümanlar ortaya attı,ama fazla ciddiye alınmadıklarından,kendilerine çok fazla kulak asan olmadı..Baykal da fazla ciddiye alınmıyordu,referandum sonrası ortaya çıkan tabloya bakılırsa Kılıçdaroğlu da öyle.Neden CHP yüzde yirmilik bir oy oranına ve sıcak denizlere sıkışıp kaldı?Neden onları ciddiye alanların sayısı bu kadar düşük?Aklıma daha önce yalan söylediği için köylüleri sürüye kurt saldırdığına inandıramayan “yalancı çobanın” durumu geliyor.Kılıçdaroğlu referandum mitinglerinde “türban sorununu çözecek tek partinin CHP olduğunu” söyledi,ama daha önce Akp’nin yapmak istediği türban serbestisi için anayasa değişikliği tasarısını Anayasa Mahkemesinde iptal ettirmekle kalmamı...

REFERANDUM SONRASI TÜRKİYE HARİTASI

Resim
Şüphesiz muhafazakar liberal AKP de değildir yoksulların,ezilenlerin partisi.Ama CHP,hiç değildir.Hatta AKP kadar bile değildir ezilen ve yoksullara yakınlığı. Referandum sonrası Türkiye haritası çok ilginç:”Hayır”cılar Akdeniz,Ege ve Trakya şeridine sıkışmış kalmış.Buna karşılık,Tunceli istisnası bir yana,kalan harita,”evet” haritası.Gerçi bazı güneydoğu illerindeki çok yoğun boykot nedeniyle “evet “haritası seçmen tercihlerini tam yansıtmasa da,yine de çok düşündürücü bir tablo bu.Akdeniz,Ege ve Trakyadaki güçlü “hayır” cephesinin nedeni,söylenildiği gibi bu bölgelerdeki seçmen çoğunluğunun görece bilinçli ve eğitim düzeyi yüksek olması mı ,yoksa refah düzeyinin diğer bölgelere oranla daha yüksek olması,yani tuzu kuruların çoğunlukta olması mi?Gerçekten üzerinde durulmaya değer bir soru.Sosyal Demokrat partilerin ezilen,yoksul insanların partisi olduğu söylenir ama göründüğü kadarıyla bunu Türkiye için söylemek mümkün değildir.Belki de CHP’nin hiçbir vakit sosyal demokrat nitelikt...

Savaşmayı değil, kazanmayı öğrenin!..(Yazan :Sinan İpek)

Resim
Tarihe bakarsanız, bir çok "savaş"ın hiç "savaşmadan" kazanıldığını; bir çok "savaş"ın da "çok iyi savaşıldığı halde" kaybedildiğini görürsünüz. Kazanmak, savaşmayı, ama gerektiğinde politik davranmayı, gerektiğinde geri çekilmeyi gerektiri...r. Bunu kişisel yaşantımıza göre yorumlarsak, çevremizde bir çok insanın kahramanca davranmadığını, beklediğini görürsünüz. Sert hocaya soru sormaya cesaret eden "sazanları" düşünün... Onlar göze batar ama sessizce bekleyen büyük çoğunluk kazanır. Ya da çok erdemli davrandığı halde istediğini bir türlü elde edemeyen insanlar ne çoktur. Oysa, hiç ortalıkta gözükmeyen bazı insanların sinsi sinsi istediğini elde ettiğine şahit olup şaşarsınız. Kabul ediyorum, bu öneri pragmatizmden başka bir şey değil. Ama işe yarıyor değil mi?

Kirlenme Şampiyonu!...

Resim
Elindeki o muazzam gücü az bulup,o gücü daha da artırarak her şeyin kontrolünü eline alma hırsına kapılmış olan Ak Partinin,her alanda yozlaşmaya doğru koştuğuna eminim.Özdemir Asaf yaşasa şöyle derdi herhalde:Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu.Birinciliği Ak Partiye verdiler...

Kirlenme Şampiyonu!...

Orhan Pamuk:Gündemden Düşmeyen Adam!...

Resim
Orhan Pamuk,kendisine Nobel armağanını da vermiş olan bugünkü tuzu kuru Avrupa aydınının tam da yerinde olmak isteyeceği bir yazar.Babadan zengin,rahat,huzurlu,ünlü saygın,çok sayıda sırıtkan pozunun gösterdiği kadarıyla da oldukça mutlu...Üstelik de siyasete bulaşıp elini kirletmemeye özen gösterdiği halde,verdiği bir röportaj yüzünden son derece "aykırı" ve "nonkonformist" görünen...Ama dünyamız,bugününü ve geleceğini, Orhan Pamuk gibi tuzu kuru aydınlara değil;büyük bir fikir ya da duruş uğruna bütün bir hayatını feda etmiş ya da İsa gibi yeryüzü kötülüklerinin kefaretini ödemiş aydınlara borçludur.

KADİRİZM ÜZERİNE!...

Resim
Kadirizm nedir?Bir yaşama biçimi midir?Bir felsefe midir?Hayata karşı bir duruş mudur?Kadirizmi tanımlamak öyle kolay değil,ama Kadri İnanır’ın çağrıştırdığı bir çok şeyle ilintili olduğu kesin ..Akla, fikirlerden çok bir imajı getiriyor Kadirizm..Galiba ünlü aktörün,sanat yaşamındaki belli bir filmden sonra başlamış olan bir şey bu,yanılmıyorsam.Altmışlı yılların ortalarında başlayan sinema kariyerinde kendi kuşağının en yetenekli oyuncularından biri olarak bir çok film çeviriyor,”Selvi Boylum Al Yazmalım” ile zirve yapıyor,ama gel gör ki, Türkan Şoray’la birlikte çevirdiği “Devlerin Aşkı”ndan sonra bir haller oluyor ona.Gilda’nın serbest bir uyarlaması olan bu filmde,köpek hırlaması,aslan kükremesi ve yılan tıslamasına benzer bir tavırla konuştuğu,insanı tedirgin edecek kadar vahşi göründüğü bir üslup geliştiriyor.Öyle ki,dost, düşman,erkek ,kadın herkesi tehdit etmeye başlıyor.Arkadaşının kızkardeşine sinirlenip “çalma o şarkıyı” diye bağırıyor,kadın dinlemeyince elinden gitarı çek...

İNSANLIĞI TEHDİT EDEN TRİBÜNDEKİ BOĞA

Resim
Boğayı hepimiz gördük...Matadordan yediği kılıç darbeleri yüzünden çok hiddetlenmişti.Tribündekilerin boğanın matadora daha hiddetli saldıracağını sandığı bir anda ,birdenbire tribünlere sıçramak için kullanacağı bir yükseltiye doğru koştu boğa.Şimşek gibi bir buçuk metre sıçrayıp tribündeki seyircilerin içine daldı.Bir anda can pazarına dönmüştü ortalık!Boğa,önüne kim çıkarsa çakıyordu 'Yaradana sığınıp!' Sonuç:40 yaralı. Hayatım boyunca boğa güreşi seyretmedim canlı olarak.Ama seyretmiş gibi oldum,bazen çok da zevkli olabiliyormuş...Gerçi ağır yaralanıp yoğun bakıma alınan iki kişiden biri 10 yaşında bir çocukmuş. Bu yaşta bir çocuğun başına gelenlere üzülmemek elde değil.Çocuk bile masum değil aslında o arenada.Ona bu ölüm oyununu seyrettirerek çoktan kirletmişler çünkü masumiyetini. Boğa için hedefini şaşırdı falan diyorlar ama asıl bu defa hedefini tutturdu.Türibündeki o rahat koltuklarında riske girmeksizin bir ölüm oyununu kendilerine zevk ve eğlence yapmanın o ürkünç ko...